...
Açılır paslı kapılar
Süngüsüz korkularıyla Bir adım sokulur karanlığıma usulca Işık huzmesi sen misin? Doğar gecenin büyüsüne Çırpınır düşler;Eyvah! Tövbeler zikre alsın dilleri Döndür döndürebilirsen ütopya Kaç kırmızı gül topladın bahçeden Kaç diken battı narin parmaklarının uçlarına Sen sever miydin yedi rengi? İklimsiz çırpınırken ben Örümcek ayaklarına dolanmış Simsiyah bakardın sen Islak bakmanın tadı hiç gitmedi dudağımdan Diş izim dudaklarıma astı kendini Sevişlerim terden sırılsıklam Çık gel vaktin üçünü beşini aramadan Dayan yüreğimin kopçaları asılsın sesine Kokumdan bir nefes çek al Ruhunun içindeki derinliklere Dağ rüzgârı gibi savrul saçlarımda Paçavraya dönsün dünden kalan ellerin Yırtık buluzumdan görünen omuz Akis kıvrımlarıyla döndürsün başını Tecelli olmayacak bu aşk biliyorum Bize vuslat hiç evet der mi? Kan kusacağız ölene değin Hiç birbirimizi koklamadan Tenimizin tuzunu hissetmeden Görmeden gözlerimizin yeşilini Öleceğiz değil mi? ... Ölümümüz bile ağlayacak.Gün dökümü akşamların kızıla sarmış çocuk bakışlarında... |