Kutlu Seyahat
Takılıp kalmıştı; iş, aş, eşe,
Donuk hayatında, yoktu neşe. Tünek evlerde ziyaya hasret, Hezeyanlı ruhuna çökmüştü kasvet. Bir gece maveradan geldi ses, Çözüldü kelepçeler, açıldı kafes. Revnaklı atıyla haykırdı kervanbaşı: Arındır ruhunu, nefsinden taşı! Uyan gaflet uykusundan, heyhat! Eflatun ufka başlıyor seyahat. Baktı ki, kafile bekliyor eyvah! Kuşandı sefere, katıldı son seyyah. Karasevdalıydılar, uzaklara dilbeste, Vadiler- çöller aştılar, bir nefeste. Geçtikleri yollarda güller bitiyordu, Üveyikler kanatlanıp, bülbüller ötüyordu. Her biri Mesih soluklu yiğit, Güneş çehreleriyle saçtılar ümit. Mefkûreleriyle harbi civanmerttiler, Buhurdanlar gibi tütüp, gönüller fethettiler. Sevgi iksirinden ettikçe ikram, İnleyen gönüllerde başladı bayram. Güneşin vurduğu her yere vardılar, Davudi nağmelerle denizleri yardılar. Nebiler nebisiydi, rehber ve reisleri, Dönmeyi düşünmediler, cihanın varisleri. Pürvefa sinelerinde sönmeyen himmet, İrşat mumlarını yaktılar, tükendi zulmet. Vuslata uzanıyordu nurlu yollar, Zümrüt yamaçlarda meyvedeydi dallar. Ve sonra odaya doldu misk-i amber, Muştulu rüyadan uyandı Muammer. Semavileşti ruhu, şahlandı birden, Kırdı kabuğunu, doğruldu yerden. Topladı valizini, ermek için sıhhate, Yeniden başlıyordu kutlu seyahate. Muhittin Alaca Sürekli seyahat eden ve seyahatin yararları konusunda bir seminer veren İlahiyatçı -yazar Muammer Türk ağabeyin duygularına tercüman olmak için kaleme aldığım manzum bir şiirdi. |