Dilrûba...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Ne yazsam dindiremiyorum içimdeki ateşi,
Çivi çiviyi söker diyorlar ya, İşte bu yüzden Yüreğime mesken edesim var, Her gün doğup batan güneşi...
Dilrûba…
Sevda yine esriktir sokaklarda Dilrûba, Göğsüne hüzün düşer ağladığın gecenin. Mutluluk şimdi benden uzaklarda Dilrûba, Yasını tutuyorum hazan vurmuş bahçenin… Sevda yine esriktir sokaklarda Dilrûba… Nevniyâzın olsaydım gönlünün dergâhında Sunsaydın yüreğime vuslatın badesini, Seni bulurken gönlüm aşkın kıblegâhında, Ömründe doldursaydım ömrümün vadesini, Nevniyâzın olsaydım gönlünün dergâhında… Çileye girse ruhum kapında binbir gece, Varlığım hücre hücre kayıp gitse zamandan, Aşk ismini ömrüme mühürlerken mihrâce, Yalnız sen arta kalsan unuttuğum her andan. Çileye girse ruhum kapında binbir gece… Dilrûba, esrârını çözseydin sözlerimin. Karanlık topraklara gömerdim ayrılığı, Dilrûba anlasaydın derdini gözlerimin, Tanımazdı varlığım dermansız sayrılığı, Dilrûba, esrarını çözseydin sözlerimin… Kurduğum her hayali birer birer yıkarken, Bilmem kimde umutsun kim senle bahtiyardır. Sende emanet kalan bu can benden çıkarken, Gittiğim son yolculuk bir dönülmez diyardır. Kurduğum her hayali birer birer yıkarken… Dilrûba, vuslatına ermeden baharının, Gidiyorum yokluğun yok olduğu o şehre, Yüreğimde uhdesi kaldı senli yarının… Bilmem nasıl sığacak sensizliğim bu kabre… Dilrûba, vuslatına ermeden baharının… Yusuf MESCİOĞLU Onaltıhaziranikibinonbir. |