Kül IV...
Kül IV…
Ben yokum, mutluluk yok, sen yoksun bu rüyada Hadi git! Mutlu ol sen çok sevdiğin riyâda… Gittiğin her yol uzak gamlı bir diyâr olsun. Hadi git! Bensizliğim sana bensiz yâr olsun… Sakın dönme geriye tereddüt etme sakın! Giderken o muhteşem! Mağrur edânı takın… Ki; halini görenler seni Züleyhâ sansın. Beni yalnız köleler bir de zindanlar ansın… Aklıma pişmanlığı düşürmeden git hadi! Mutluluk bellediğin firakâ seyirt hadi! Unutma! bu dünyada gidenin aklı kalır. Kalanın yüreğinde giden hep saklı kalır… Ama sen yüreğimde bir an bile değilsin. Unutmaya değecek bir zân bile değilsin… O çakır gözlerini bu masaldan al ve git! Fırtınayı, dalgayı bu kumsaldan al ve git!.. Toplasın ardın sıra rüzgâr ayak izini. Çözmeye de uğraşma bu sevdanın gizini… Caddeleri sessizce tüketsin adımların. Sen bastıkça eksilsin yükü kaldırımların… Gece olsun, öyle git! Gölgen düşmesin yere, Kimse göremez seni, dokunmaz zülf-i yâre… Utanma! Peşin sıra bıraktığın enkazdan Git artık! Şimdi siyah süzülüyor beyazdan… Bu da bana ders olsun, öğrendim vefâ nedir. Gitmek isteyen için her şey bir bahanedir… Sevda yürek işidir üç günlük heves değil. O solunda duran kalp! Yalnız bir kafes değil… Ayağına taş değse benim canım yanardı. Eline diken batsa ruhum bile kanardı. Ama sen anlamazsın sevmek ne, kalp niye var. Sen orda iç çekersin “ ben “ burada kan kusar… Şimdi bir hayal oldu gidişinle bu sevda, Elveda! Ey ömrümün imtihanı, elveda… Bu ne şanlı bir gidiş gökler bile kıskandı. Bulutlar hû çekti de toprak bile ıslandı… Ben şimdi bu yangından arta kalan kül ile Her seher feryâd eden yaslı bir bülbül ile… An olur bu vefâdar yüreğime kızarım. An olur gül dibine mezarımı kazarım… Yusuf Mescioğlu Dörteylülikibinondört. |