Düşleşen Ezgiler
Nerede, nasılı belli olmayan bir son
nerede nasılı belli olan bir başlangıcım ben. hem kaçılır korkulur hem eşikte merakla beklenilir hem karakare hem ak duvaklı sevdayım ben korku kaçış boşuna krallar eğilmiş önümde babil bahçelerinde dikene durmuş gülüm ben.. her çığlık benimle yıkanır sessizlik kulelerinde görünmez olur çıkarım en son karesinde.. dedi ve durdu karakedi gramafon zamanıydı, savaşın külleri arasından sıyrılmış hafız burhan zamanıydı.. ziftin üzerinde kırkbeşlik edayla çalkalanan.. rakı sofrasında buzun çözülme sancılarını duyulduğu, yarı irkiliş ve sessizliği hafızla bütünleştirme anıydı.. pir kulak kesilmiştik.. pirinç kollu sahibinin sesine.. savaş durmuş, karneli açlık hükmünü sürdürüyordu. sokak araları oldukca dardı. evsiz kedilere barınak olmuştu kırlangıç saçak araları.. Karagözleri karelendi karakedinin.. uzağa doğru bakışına eklendi bir yanık türkü gibi ah çekişler anıları çağırdı.. İhtiyarların mühürlerini taşıyan savaşlarda en çok ve çabuk çocuklar ölür dedi; açlık ve soğuktan.. donmadan ölenleri bulur ince hastalık, tifo, kolera.. sonra kadınlar ölür; emzikte çocuklarına sağalmamış memeleriyle.. Kardeşim vardı benim, aynı ana rahminde misafir kalmış, benden küçük olmasını kıskandığım.. kardeşim vardı benim.. tombul ellerini maşayla yaktığım. deri kokusunu bilirmisin sen yanık. tüysüz deri kokusunu bilirmisin sen kavruk.. hala burnumu sızlatan... Küçüktüm’lü cümleler sağalmıyor acımı.. cezamı kendime vermekliğimde indirmiyor gözkapaklarımı.. her uyku başlangıcında kabusla öpüşüyor düşlerim.. Mavi, hatta çakır gözlüydü.. sapsarıydı tüyleri.. bir sabah sesi kesildi, öksürükten.. alıcı kuşlar aldı götürdü.. dedi ve sustu.. boğmaca boğdu bebeğimi.. boğmacalar, nedeni bilinmeyen ani sancılar erken ölümlere uydurulmuş heceydi. erkendi çok erken bulmuştu onu ölüm... ayrılmak acısı çekenlere giydirilen deli gömlekleri sırtımda parçalandıkca bir yenisi eklenmekte.. Aldılar oyuncağımı, yarına umudumu elimden.. onun minik bedeni sela sela cami cami minare minare ruhlaştı.. sonsuza ulaştı.. aynı an bilmem hangi sınırların sinir uçlarına takılı kalmış çocuk iskeletleri konuştu rüzgarın notalarıyla tınlayan akbabalar bekleşmeyi bitirmiş kurtlar sofrası dürülmüş açlar sandığa kilitlenmiş resmi tarihçilerin odalarındaki mum sönmüştü sürüler sürgünü sürüp yutmuştu sağrısında bez bebekler saklı saklanbaç oyunlarından kalma körebelerin sesleri uğulduyordu kırıma uğramışların soyu tükenmişlerin sopları sayılmayanların safra kesesi patlamış yeşil ekşi bir koku yayılmıştı toprağın çatlak yüzüne öylecene bir anıt gibi seyrediyordu tanrıların barınağı tepeler çölleşmiş yüzüne bakıp çağdaş insana sorular yargıçsız kalmasın deye sancılar sağaltılsın bin kere dinsin savaş tamtamlarının trompetlerinin uğultusu madalyalar ve mızrakların külleri savrulsun deye gülsün deye donsuzların umuda çalmış yüzlerinde kızıl güller açsın deye sarıya hasret bir haslet essin deye Sustu karakedi aniden gözleri bir noktayı tırmalarcasına sertleşti. dolu dizgin yağmağa koşan karabulutlar gibiydi.. yutkundu.. devam edemedi.. Bütün gece güneş tozları yağdı evin çatısına.. aydan yansıyıp çaresizce ipleşen.. Karakedi serseriye sığındı kokularından kaçarak ama, sığıntı olmadı.. onca yıl, her anıldığında, rüyalarla kabuslaşan sara nöbetleri gibiydi öykünün hafızada dirilişi.. tekrarlanışı tazeliğini yitirmedi.. ölümün adı bu olsa gerek dedi tekrarlanışı tazeliğini yitirmeyen korku aslolan gerçekti o.. gerisi yalan. Gökyüzünde herbir galaksi bir kaos salıncağı gibidir dördüncü boyutan da bağımsız.. duyulmaz tiktakları tiktak tik tik yakaladı karakedinin yüzünü, seğrimedir gitti sabahadek.. karalar eriyip serseriye dönüştü mor donunu sıyırınca gökyüzü sessizlik öpüştü düşleşen ezgilerde.. Volkan Kemal .................................. Karakediden notlar; Bu öykümsü düttürü, savaşlarda ölen çocuklara adanmıştır. |
yaşam olmuyor eskisi gibi
başarılmıyor da yenisi
başlar ağırlaşıp
kuruyor gözbebeklerinde
gün tekrarlanıyor gecede
açlıklarına alışıyor mideler
umutlar destelenip
sunuluyor kahpe sofralarına
yinede;
filizleniyor usul bir inatla
umutlar içlerimizde..
sevgilerle dost...