Gavur şehrin kara*kedisi
Karakedinin bilmem kaçıncı sığınışıydı bu
gavurlaşmış şehire tenekeleşmişliği bırakmalıydı teneke sesliliğin ayarını bozmalıydı ürkek ayrıldı gecenin sabahladığı köşeden burnunda istavrit kokusu gözlerinde buğulu hamsi limonlu midye dolması künarlı parlamış bir rakı kadehi buzlu düşleri ekleyerek adımlarına körfezin palamut kokusuna karıştı kançanağı gözleri rahattı bu yerde anakucağı sıcaklığı sarardı heryanını iskele babalarına inad dişiliğine hayrandı bu gavur bozması teslim alınmamış kente... kordona dizili uykulu faytonlar şarap bakışlı at gülüşleri sırtı duvara yaslı çöp arabaları parkeleşmiş parselleşmiş sokak eskileri bit pazarlı kırpıntılar kıpır kıpırdı kanındaki yüreği topçu talimgahı gibiydi göğüs kafesi.. burnu bir yalının balkonuna kilitlendi sarmaşıkları ipleyip aştı parmaklıkları ne görsün dondu kanındaki bitleri irkildi karşısında bulunca tüylerine inci parıltılarıyla bezenmiş gamzesine mercanlar gizlenmiş sabah kahvaltısına hazırlanan bir peri birde kendisine baktı sanki kömürcü cafer ustanın çırağı baldırı çıplak nefesi hırtlak bir deli korkutmamak için pıstı köşeye ayaklarını kollarına ekledi tekledi yutkunarak uzunca bekledi şehr-i rumun güzel minik prenssesi durdurup ızgara sefasını gözaltından süzerek karakediyi kimsiniz ne işiniz nede mangalda şişiniz var yalımda demedi. acıyarak haline bakıp eşkaline hadi sizde buyrun sofraya iştahımı açmaya ufkuma neşe saçmaya biraz da palyoçalaşmaya dedi... şaşıran karakedi yavaşça doğruldu kısık sesine akşamcı nefesine yıkık fesine özürler dileyip arzı endam eyleyip biraz evvel tazeledim taamı deyip kekeledi keke kekem ham hum şaşkın ördekler gibi tekleyip selamı afiyet dileyip attı kendini balkondan çöp tenekesinin içine.. kahkahalarla boğulma krizi geçiren prensesin hoşuna gitmenin zevkini tadan balkona sarkan memelerine hayran vede ayran ayran bakan karakedi düştüğü gülünç haliyle alay etmeyi bildi. kalaylı bir nükte eklemeyi de.. sevdiğim hurma gözlüm saraylıdır saraylı gülüşüne hayran olduğum alaylıdır alaylı alaylı alay al başına püsküllü belayı da belayı.. deyip ardına yüklenen gözlerin peşi sıra sırra kadem bastıda gitti.. günlerdir yemekten içmekten eğlenip gezmekten kesilen prenses kurdelalarını fırlatıp dantelllerini yırtıp örgü örgü düşünür karakediyi sayıklar oldu.. bir atalet günü birden körfez karardı donanmalar suları yardı top barut kaç kaçamak yangın sardı her yeri kordon boyu daraldı mızıka bayrak tak taklavat gavur şehir bir zamanlığına azmanlığına teslim oldu anamallığına güneşi batmayan imparatorun.. kıtalar makinalar at arabaları kadanalar işgale bayrak açtı yerli dürzü vede gavvatlar.. tenekeli mahallede değişen yoktu nede değiştiren bu makus kaderi ! yüzlerce senedir hind balkan üzerinden seyredip bu sokağa meyledenler karası akı tütsüsü takısıyla acısı yakısıyla buralıydı yani dünyalıydı dünya maniki onikiden vurmuştu şimdi.. sefam olsun dedi sokağın serserisi sefalar getiren cefalar götürür erken öten horaza hu barsak dal taşak sallandı durdu gece boyu sehbalar kurulmuş meydanlar ağladı gün boyu karakedi çaresiz toz duman yolun sonunu görebildi sahile seyirtti bir gece durdu o balkonun altında umarsız bekledi bekledi yırtık yüreği pencereden fırlatılan bir takım çiğerle tekledi balkonda bir dişi sulueti iki kristal üçlü kahkaha yatak dolu döl kokusu miyavlama miyav miyavlayamadı döndü yoları sırtına yükleyip çıktı ağır ağır tilkilik yokuşunu kadifekale morakaçmış duvarlarını yüzüne örtmekte utanç alnına ter yer yer dizilenmekte burcuna tırmandı elliikilik bir topun namlusuna sığdırdı yırtık pörsük bedenini ve fitilledi alevlenen yüreğini gürledi ramazan topu harladı namlunun ucu parladı gökyüzü aydınlandı tüm körfez havai fişeğine dönüşen karakedi yağdı denize geceboyu Volkan Kemal |
Çok beğendim...
........................................ Saygı ve Selamlar.....