KİM DEMİŞ Kİ…?
bu köy, haritalarda bile yok, uykusu ağır bu köy,
bu köyün halkı, dert çamurundan, bu köyün halkı, yangın onları bulur, deprem onları vurur, oy anam oy! hep onları ezer ezer de çarçur eder kahpe feleğin çarkı, bu köyün halkı dert çamurundan, bu köyün halkı. kara düşlerini yanlışlıkla ben hep hayra yormuşum. bu ova, ağaçsız ve kuşsuz, gam denizi bu engin ova, bu ovanın toprağı, kısır kadın gibi bu ovanın toprağı, hangi bulutları çağırır, hangi umutlara sarınır acaba? dualı soluk dudaklarını yakmış da bitimsiz bir kırağı bu ovanın toprağı, kısır kadın gibi bu ovanın toprağı. sesini tek ben duymuşum, halini tek ben sormuşum. bu yol, hiçbir zaman yol olmamış, bu dolambaçlı yol, bu yolun yolcuları, gidip de gelmeyenler, dönmeyenler… nasibini sadece şiddetten ve gurbetten alanlar bol bol son mekânları, sessiz ve adressiz gömüldükleri yer, bu yolun yolcuları, gidip de gelmeyenler, dönmeyenler… yıllar yılı onlar için kahrolup yas tutuyor gönül kuşum. bu dağ, dağlığını yitirmiş, gururunu bitirmiş bu dağ, bu dağın yiğitleri, birbirini vuran düşman kardeşler; bırakamam buraları, bugünüm de yarınım da burada, çiçekleri bana açar, kurşunları bana işler, cana işler, bu dağın yiğitleri, birbirini vuran düşman kardeşler. geri verin onları bana siirt’im, tunceli’m, muş’um… bu beden, yurt bütününden bir parçadır bu beden, bu bedenin yüreği, fıkır fıkır yara dolu bitevi, kanlı kalıt en derin yangınların alevlerinden. kül olalıdan beri birliğin, dostluğun, huzurun evi bu bedenin yüreği fıkır fıkır yara dolu bitevi. kim demiş ki bu yurdu yeterince sevmiyormuşum? |