RüstemHavada karanfil kokuyordu, Mintanımızın rengi bozulmuştu, Yinede rengi belliydi sefildi, Yaramızdan akan kan gibi. Yaramızın yeride belliydi, Açıktı ortalıktaydı, Tam sırtımızdaydı, Kalleşçe, kahpece, şerefsizce, Hançerlenmişti, Bir kere. Hoş ya bizde sarmıyor, Sarmalamıyor, saklamıyorduk, Yaramız devamlı kanıyordu, Köz basıyorduk olmuyordu, Tütün sarıyorduk olmuyordu, Devamlı kanıyordu, Hâşâ, Kanamıyor kanatılıyordu, Bardak bardak kan akıyordu, Onlarsa kanımızla besleniyor, Kan içip kin kusuyorlardı, Ama yaramız kapanmıyordu, Kurdeşende olmuyordu, Kangrende değildi hala, Lakin canımız yanıyordu. Umut, O hiç tükenmiyordu, Onların kini, Bizimde yarınlarımız vardı. Onların efendileri, Bizimde cumhuriyetimiz, Onların ayın 14–15 gibi parlayan şeyhleri, Bizimde 25 kuruşluk mumumuz, Onların zırhı, Bizimde tanrımız, Vardı. Yaşamak mı? Yinede yaşıyorduk işte, Gün batımında, İki yudum atıyorduk, Âlemi deryanın içinde, Bizim geminin güvertesinde, Sonra, Karşı kıyıya bakıyorduk, Işıklara, uşaklara, yavşaklara, Rüstem bir türkü patlatıyordu, Ayı ışığı altında Yakamozların raksı arasında, Türkünün ortasında saman yolunda yıldızda kayıyordu, (Çıkar aba poturunu Dalgalar artacak Demedim mi ben sana Kayığımız batacak.) Yıldızlara da bakıyorduk güverteden, Bazen kopartıyorduk yerinden, Hani hayalde kuruyorduk, Lakin düşlerimiz büyüktü ağbi. Olsa diyorduk, Hani olmazda, Ya olursa.. Bir dilim beyaz peynir, İki dilim domates, Yanında rakı, Ama olmuyordu, Bizde inadına, Yinede yaşıyorduk işte, Mavi bir, Düş deryasında. Gökyüzünün altında, Denizlerin tam ortasında. Ağbi ya gemi karaya oturmuş, Ah be Rüstem, Yine ettin gecenin içine, Haklısında, Köpek havlıyordu, Korkudan unuttum, Çankırı’da olduğumuzu Gemi diye, Limon kasasında oturduğumuzu, Kıyı diye, Güvercin malikânesine baktığımızı. Tırsıyorum ağbi malikânenin köpeğinden. Unuttum bir anda düşleri. Boş ver Rüstem, Biz unutulmuş, Yalanla dolanla avutulmuş. Tanrı avlusundan kovulmuşlarız. Biliyor musun Rüstem? Yorulunca, uzanacaksın, Uzanmadan, Üzerinde ne varsa yırtacaksın. Sonra. Aklında ne varsa satacaksın. Dilinde ne varsa haykıracaksın. Yüreğinde ne varsa gaz döküp yakacaksın. Gideceksin Rüstem gideceksin. Güneşe doğru, Olmasa ateşe doğru, Gitmelerde güzel olmalı Rüstem, İz bırakmalı insan, Dağda, taşta, yürekte, Gidişlerde onur olmalı, Geçmişe dönüp bakmayacaksın. Gitsem diyorum Rüstem gitsem. Gitmek kolayda gitmek yürekten olmalı. Tamam, o zaman, Kopartırız önce damarları, Akıtırız içimizdeki ihaneti, Kalleşliği, Kahpeliği, Şerefsizliği, Gitmeden akıtırız, Damardaki kanı, Çıkartırız bedendeki canı, Sonra upuzun uzanırız, Teneşirin üzerine, Say ki yağmur yağıyor Rüstem, Ya su sıcaksa, O zaman imamın yakaya yapışmalı, Avradına sövmeli, Sülalesine dümdüz gitmeli. Sonra uzanmalı Rüstem, Gökyüzünün altına, Denizlerin karşısına. Toprak ananın koynuna Uzandın mı Rüstem? Çek bakayım bir yudum daha. Dur be Rüstem. Hurileri ürküteceksin. Orhan YILMAZ. |