Siz Hiç Gülümseyen Adımlar Gördünüz mü..?
I-
Kocaman evin Kocaman anılarında Kocaman bir aile yaşardı zaman içinde Ve bu kocaman ailenin kocaman dalları gibi büyüyen Kocaman gövdeleriyle iki palmiye ağacı kök salmıştı Budanan kabuk yapraklarının oyuklarında Çocuk beş taşlarının saklandığı Ve kadife tenli mayıs güllerinden serpilen kokusuyla Kocaman gülümseyen canlı duvarları vardı Bahçesinde Ve başları üzerinde hiç akmadan duran Dev gibi kocaman çatılarıyla Mis kokulu aşlarının piştiği Soğuk havalarda üşümüş yürekleri ısıtan Bir de sobaları vardı sıcacık mutfaklarında Bahçesinde yetişen Yemyeşil asma yapraklarından sarkan Ve sanki pencereden içeriye dolacak kadar yakın olan Üzüm koruklarına ne demeliydi..! Ya saksıların içinde kurulan fesleğen kokularına! Onlar da bir gelincik edasıyla Her sabah buram buram yayılıp Süzülürdü adeta kocaman evin pervazlarından Güneşle yıkanmış odalarına /Oysa sadece iki küçük oda ve mutfaktan ibaret olan evin/ Bu kocaman evin Kocaman bahçesinde Kocaman bir aile daha yaşardı ki; Her sabah gün ışığıyla uyanan kedileri ve kuşlarıydı onlar da Yalınayak koşturan iki küçük kızın Fısır fısır gülüşen çocuk bakışlarıyla Oynuyorlardı hayatla /Bir gün rollerin değişeceğini bilmeden/ II- Bu sabah taşların eskiyen yüzüne rağmen Şaşırtıcı bir çocuk masumluğuyla İnadına bir bahar gülümseyişinde durdu zaman Hayretler içinde kaldı anılar Koskoca basamaklardan birer birer indiler Adımlar karşısında çoğalarak /Sanki düştüler/ Sonra bir anda iki kocaman gülüş kondu Pencerenin pervazına İki küçük kız İki kız kardeş Küçük dev cüsseleriyle ne kadar da canlıydılar! Aniden belirivermişlerdi tam oracıkta Yine kocaman çocuk gülüşleriyle buluştukları bir gündü Oyun oynuyorlardı pencere arkasında Merdivenler ortasına dökülen anılar Saçılınca her yana oyuncaklarıyla /Basamaklar güldü/ Çocuklar mutlu Tatlı bir masumluk halleri okunuyordu gözlerinden Çocuk saflığında çıplaktılar fakat Çocuk kadar büyük dünyalarında Giyiniktiler oysa sıkı sıkıya Zaman; Melek yüzlü çocuklar eşliğinde Aniden geçti önünden sabahın ’Buradayız halâ’ diyen bakışlarıyla Azar azar çoğalan adımlardan akan mazi Çıkması zor inmesi kolay sanılan Her basamak bir duraktı anılara Bir dolup bir boşalan Geleceği besleyen o merdivenler ortasından /Yoksul bakışlar eşliğinde aktı gözler önüne/ /Azalan basamaklar çoğaldıkça anılar büyüdü Hayaller küçüldü/ Oysa umutlar çok basamaklar azdı Küçücük adımların çoğul düşlerinde Birden kayboldu çocuklar Gülümseyerek pencere pervazından III- Basamakların sonunda Son bir kez daha geri döndü adımlar Kocaman evle vedalaşırcasına Hasret kokan merdiven taşlarından Arasında akşam sefalarını arayan Hüzünlü bakışlar döküldü anılara Oysa hiç bir şey kalmamıştı bahçede Birkaç tohum ile bir iki dal parçasından başka Hepsini kesmişlerdi köklerinden Yazık..! Hem de o koskocaman palmiye ağaçlarıyla birlikte Hiç acımadan Hele kadife tenli güllerden Eser bile kalmamıştı geriye Hayalinden başka Kökler Ağlamayın sakın Varsın kessinler hepinizi Kesmekle biter mi kökler..! Ya umutlar..! Kesilen her bir daldan düşen tohumlar Yeniden filizlendi bu sabah İki küçük kız kardeşin gülen gözlerinden Merhaba dediler hayata ’Kocaman ev gerçekten kocamanmış’ Dedirtti Gülümseyen adımlar Ve kız çocukları ....! Bu dizeleri; O iki küçük kız kardeş’e hediye ediyorum. Adımları hep gülümsesin sevgiyle ve umutla.. (Sevilay-Sevilnur) Sevilnur Durmaz İzmir |