ŞAŞARIMBir zümreye, kişiye, terörü, kargaşayı, Ona miras bırakan, selefine şaşarım. En amansız suçlara, alet edip maşayı, Felaketi sürdüren, halefine şaşarım. Kendi; kendi içinde, aklanmamış vicdanın, Hak etmeden ağzından çıkarttığı lisanın, Elinde olanları, esirgeyen insanın, Olmayanı istemek, edebine şaşarım. Duvarı bulunmayan, hayali üst yapıda, Ancak ucube yaşar, görünmeyen çatıda, Umutsuzlar beklerken, bu umutsuz kapıda, Temelsiz yalanların, sebebine şaşarım. İnsan; en başta insan, evrim geçirse bile, Neden gerek duyulur, nedendir bunca hile? Temcit pilavı gibi, sıkça getirip dile, Maymunlara dayanan nesebine şaşarım. İnanmadan bir cana, aldanırken deriye, Uzaklaşır durmadan, yaklaştıkça beriye. Üç adım ileriye, beş adımda geriye, Yalpalayıp gidenin, hedefine şaşarım. Üslup, tavır, bozulmuş, hali kâl-i hakaret, Nerde kaldı incelik, nezaketle letafet, Kusurları sayısız, ayıpları felaket, Palavracı her zevatın, eşrefine şaşarım. Utanmayı, edebi, öfke ile kaldırıp, Aciz olan küfreder, salya saçar saldırıp, Sini kafa tutturup, ulu orta daldırıp, “Şerefsiz” diyenlerin, şerefine şaşarım. Kavramlar deprem gibi sallanırken yerinden, Yaralıyı zelzele, hırpalıyor derinden, Olumsuzluk beklemem, hiçbir gönül erinden, Kalleş oyun sevenin, meşrebine şaşarım. 27.05.2011…Mustafa YARALI |