İNTİHAR GİRİŞİMİ:
Makyajsız yalnızlıklara...
’Her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin gelişi güzel bir nesne, bir iskemle gibi yazla birlikte biten kısa bir tatil çekmecede bir kart gibi bırakıp gittin...’ L.ARAGON Aşk ıskalamaz yalnızlık torpil yapmaz ve ayrılık kim olduğuna bakmaz ben yazıyorum sana kalsın şiirler bana mahpus bana kelepçe özgürlükler sana kalsın... çünkü yanlış hayatınım senin yalnız sevgilin, kanayan sevinçlerin intihar girişimlerin bağlanmış özgürlüğün, çoğalan suskunluğun en büyük hatanım seni çok özleyen seni çok... gidersin: dudağımda bıraktığın öpüşlerin izi kalacak düşlerim sırılsıklam ıslanacak kalbim uslanmayacak gidersin/ bana isyan değil tevekkül bırakarak seni soracak ardında bıraktığın o korkunç, o anlaşılmaz ve karmaşıklaşan, umutsuzlaşan her şey... evimin rutubet kokan duvarları yürüdüğümüz yollar ıslandığımız yağmurlar eskimiş mektupların ve hüzünlü, ıssız şarkıların... gideceksin uçuruma atlar gibi, küfür gibi, öç alır gibi... lekesiz hiçbir şey kalmayacak dönüp içime her baktığımda ’senin o kimseye benzemezliğinin sızısı’ yalnızlığın, sensizliğin yaslı boğuntuları kalacak ve beş para etmeyecek seni hatırlatan- bütün melankolik aşk figürleri... aşkımın ihtişamı itirazlarımın heyecanı yanılgı ve yenilgilerimin burukluğu öldürüp intihar süsü verdiğin hayallerim sen de kalacak savruluşlarım çığlıklarım acının patikasında demlediğim özlemlerim sensizliğin lugatında asla tamamlanmayacak-boynu bükük şiirlerin anlamı sen de kalacak... sen gidersin ve ben yıllardır içinde yaşadığım yürekten ’ valizler dolusu anılarla kendi yalnızlığıma taşınırım’ yokluğunun boşluğuna asılırım!.. bana-baka baka eskiteceğim foğoğrafların kalacak özgürlüğü yağmalanmış kuşların ahı sen de kalacak (’şiirlerde ısıtmayacak artık sözcüklerin bedenini’) gidersin öyle yorgun öyle bencil öyle ilkel belleğimde ve duyarlığımda derin izler bırakarak... uykusuz sabahlarda tenin kalacak tenimde yitik anılara çarpacak buğulu, dalgın gözlerim ağız dolusu susmalar bana kalacak sen, yaşam kılavuzunda neyi, nasıl yapmalıyımın karamsarlığını yaşarken ben ayrılık türküleri söyleyeceğim, haczedilmiş sesimle! sonra efkarlanıp rakı zıkkımlanacağım buruşturup buruşturup sevinçleri sığındığım anıları kanatacağım!.. gideceksin ömrüme devrilerek beni hayatın o dayanılmaz çıldırtan kirli karanlığına iterek heyecansız kayıtsız ve ıssız ve sabırsız ve asılsız gidersin kan sızacak çocukların ellerinden ardında, hayatı yanlış sollamış bozgun bir adam ve acıtan-ve acıyan bir aşkın taslağını bırakarak içimde bir-dal kırılacak iklimsiz bir sonbahar ağlayacak ruhunun sürgünlerinde sesimi koyacak yer olmayacak aşkın alfabesinde, yitecek kelimeler dudaklarımda yarım yamalak heceler kalacak!.. (Birdal ERDOĞMUŞ/2005/ |
çığlıklarım
acının patikasında
demlediğim özlemlerim
sensizliğin lugatında
asla tamamlanmayacak-boynu bükük şiirlerin
anlamı sen de kalacak...
sen gidersin
ve ben yıllardır içinde yaşadığım yürekten
’ valizler dolusu anılarla kendi yalnızlığıma taşınırım’
yokluğunun boşluğuna asılırım!..
bana-baka baka eskiteceğim foğoğrafların kalacak
özgürlüğü yağmalanmış kuşların ahı sen de kalacak
(’şiirlerde ısıtmayacak artık sözcüklerin bedenini’)
gidersin
öyle yorgun
öyle bencil
öyle ilkel
Mükemmel bir anlatım.Okudukça okuyası geliyor, ve doyamıyor insan.Saygılarımla