HURDACI SÜLEYMAN’IN HURDA DÜŞLERİ:
Vicdanımın sesini, kanayan vicdanlara beste yapmayı senden öğrendim!
Ve içimdeki cam kırıklarından öğrendim, ’bir ameliyat izi gibi taşıdığım çocukluğumu...’ Acıtsa da kalbimi, bir kez daha giyinsem hükümlü çocukluğumu... büyük harfle başlayan illegal aşklarla, otursam yine sanık taburesine kaçak özlemlerin. * Geceleri efkar kokar ve intihar... mutluluğu hep ıskalar; yalnızlığı isabet etmez hiçbir kalabalığa ve hiçbir filmde başrol oynamaz bu kentin çocukları... Geceleri hüzünkar ve biraz kürdili hicazkar... hayalleri yazgısına çarpar Süleyman’ın... Hayatın rahminde gizli bir kürtaj gibi durur ve yaşamın dudağında yarım bir söz gibi ... kimse tamamlamadı / kimse... Geceleri ayaz olur ve acıklı... uzak baharlar düşlenir hiçliğin coğrafyasında! Bölünüp, parçalandığımız bukağısı gecelerde, kaç bin özlemdir savrulduğumuz, hasretin kan revan yollarında... Ömrümüz, kentlerin yorgun gövdesinde bir çürük gibi... çiçeksizliğimiz ise kaç fırtınadan artakalan! Bölünüp, parçalandığımız bukağısı gecelerde; beklenmedik bir an, içinde bir hayat çığlık çığlığa... bağrında ateş, bileklerinde seni yitirmeye yeltenen özgürlüğün... Bölünüp, parçalandığımız bukağısı gecelerde; kalsa kalsa ne kalır, ölüp ölüp, kendini dirilten yalnızlıklarımızdan başka... Bir gece diyorum; dayamasak başımızı o namlulara ve bir sabah sağanakla uyansak o şarkıyla... bir sabah o şarkıyla... yoksa vurulur sesimizde; ne kalır yüreğimizde... * Küçük bir ayrıntısın tarihin künyesinde sessizliğin yankılanır insanın derin kuyularında yine de sesini koyacak yer bulamazsın!.. Sıtmalı bir imgesin gecenin duldasında; susarsın; kendini hiçbir şiire sığdıramaz - sığdıramazsın.. Sen öyle yapayalnız yalpalayarak salaş meyhanelerde yüreğin talan, yüreğin yetim, yüreğin nice küllenmiş hüzünlerden kalan. Getir eski acılarını daha en yenilmez yanlarını... geride hep üşümeyle kaldığın cehennemin! sen böyle derin, böyle umutsuzca... yaşamın şakağında serseri bir kurşun gibi amansız ve zamansızca... Günlerin nasırlı gülüşlerinde; hayatı yanlış ezberlemiş orospular geçerdi içinden usulca.. Birkaç söz düşürür herkes ömrünün avlusuna ve birkaç damla gözyaşı yastığının kuytusuna... Günlerin nasırlı gülüşlerinde; yağmur arıyorum insanın kurak gözlerinde boğulmasam bir de... boğulmasam ... / Şimdi hayaller ipotek, umutlar yağma, sevgiler kir; düşünce çarmıhlarda.. Aşk mı? düşleri savruk, ıssız bir fahişenin ucuz vizitesi kadar kolay harcanan! / Bölünüp, parçalandığımız bukağısı gecelerde beklenmedik bir an, içinde bir hayat çığlık çığlığa! bağrında ateş, bileklerinde seni yitirmeye yeltenen özgürlüğün... susarsın, içinde bir yer ağrır; bir tek gül bile tutamaz ellerin baharsız iklimlerde avuçlarında bir sonbahar bağırır... ___________Birdal Erdoğmuş - |