Sıkıntı
Bu gece gözyaşlarımı hissettim
Tam da bulutların çöktüğü anda Karmaşık pembe tozlu rüyalarıma Tek heceyle giden umutlarımla.. Kaç sayfa tükendi mutluluk için adına Zamanla unutulur gider hatıram diye Saymadım! Pişmanlık vardı her hatanın sonunda. Yalnızlık ne büyüksün böyle! İçine çektin beni bir nefesle. Ne kadar büyük bir hevessin, Çıkamadım içinden, vazgeçemedim senden! İçim değil giden her yoldu ayrılan Kapanan sahnenin perdesiydi hayatım Her gecenin sonunda gözlerimi kapatan. Yaşanacak anım çoktur belki ama nedir hatıram Yazdıklarım yılların cinayeti, kusurlu ve tehlikeli Yüreğim muhtaç kalır ay ışığında Körpe güneşin ısıtan sıcaklığına Anlatma derdini dostum bilemezler Muhtaç kaldığın tebessümler. Anlatılanların ardındaki ters kuruntu Doğan her sabah can veren bir umuttu Derdime sert giren şiddetli bir vuruştu pişmanlık! Söylesene nedir bilmeyenin dilinden yalnızlık Düştüm! Kanatlıydı hayallerim uçtular Kanatmıştı kalbim sarmadılar Bendim tek başıma beynimden uçuruma atlayan Bir katildim cinayet sonunda yaptığına ağlayan Ve hoş geldin bahar! Yüzümü eskitti giderken her geçen günde aynalar Bu aynalar çok mu kırılmak istiyorlar Işıkları söndürdüm görüyorum hala susmuyorlar Yalnızlık içiyorum bu sabahsız gecelerde Kim anlar beni ucu sessiz hecelerle Tanıyorum her birini bu geçen saatlerin Yitirdim, doğal olan tek şeydi beklentilerim Ucu kırılmış kalemin arasına sıkıştırdığım ömrüm ve güllerim O zamanlar yalnızlık, benim ömrümdün ve gülerdim. Sonu yokmuş gibi bilinçaltı davranan ellerim Duman altı derken yer altıydı beyin hücrelerim Sonu yokmu birleştirmeye çalıştığım cümlelerin? |