FIRATA BAKARKEN
Bakarken suyuna çağladı Fırat
Daldım derinlere yâre vardım ben Yeşil gözlerinden akarken murat Cennette ulaşıp yâri sardım ben Elleri kınalı, gözü sürmeli Karıştı ruhuma bir hayat seli Esince yüzüme o rahmet yeli Huşuyla tutuşan kızıl nardım ben Tasından içerken cennetten meyler Gül müydü düşündüm böyle gül eyler Şükür ki yâr beni şen bülbül eyler Aşk ile şakıyıp seven yardım ben Elime almışken içip de kansam Farz edip Kevser’i onda yıkansam Beş kere aklanıp kırk kez de ansam Vazgeçemediğin namus ardım ben Niyazım daimi yollar uzarken Baş koyup göğsüne canda sızarken Nurdan kanatlara yâri yazarken Alev alev yanan sönmez hardım ben Uyandım içinde suyla dönerek Zamansız yıldızım artık sönerek Çıktığım zirveden yere inerek Fırat’a bakarken vakti dardım ben Güneri Yıldız (Elazığ, 11.05.2011) . |
dicleye bakarken Mezopotamya akacak
sağlıcakla kalın