SESİNE SIĞINAN TÜRKÜLERİM -II-
/’Her zorba yapayalnızdır. Çünkü ona ihanet eden en yakın dostlarıdır.
Her zorba, zorbalığın kısır döngüsünde kendi yarattığı zorbalığına ve baskı tekniğine yenik düşmeye yargılı ve yazgılıdır!..’/ (Zenon) I Hisleri sabıkalı ve yüreği burkulmuş bir orospudur hayat, ülkemin buruk bilançosunda!.. Hüznün, acının, açlığın, acımasızlığın hüküm sürdüğü bu kente bir isim bulamadım. birine verdiğiniz sevgi size ansızın gözyaşı olarak geri döner... Beni yalnızlığa ihbar eden kadınlar epilasyon yaparlar uzayan yalnızlıklarına ve kasıklarına bir şehvet daha monte edip, sarılırlırlar porno-grafik hayallerine. kırık aynalarda gecikmiş bir makyajla ikinci bir yüz tazelenir aşklar linç edilir, masumiyet yanar ve buz tutar heyecanlar!.. Hayatın taciz ettiği burjuvalar ve uyuşturucu madde bağımlıları pahalı sürüklenişlerde.. /Saldırıda bulunulmadıkça kimse özgürlüğüne düşkün değildir yalnızlığa hüküm giymeden kimse süpürmez kalabalığını./ Üstünde çok düşünülmüş, hunharca işlenmiş aşk cinayetlerinin hafifletici sebepleri simsiyah gözyaşlarıdır ve kim vurdu ya gitmiş sevinçleridir.. Herkesin borcu vardır oysa yollara, yolculuklara gecikmiş adımlarla ödeyemezsiniz ... ödeyemezsiniz!.. II Gitmeliyim; yüzümde azarlanmış bir çocuk hüznüyle ve kanayan parmak izlerimi hayatın kirli teninde bırakarak Gitmeliyim kınında paslanmış bir bıçak gibi... bu şehrin arka sokaklarında sınır tanımaz delikanlılığım, bıçakların saplarında adım kalacak... çağdaş çarmıhlarda tenim kalacak ne yerim ne de yurdum kalacak Zulamda ısrarlı kederlerim ve akşamın duldasında paramparça özlemlerim hiçbir şeyin seni anımsatmadığı boşluklara bırakarak kendimi acıların o kaygan zemininde koşarak, suretini yollara nakışlayarak soluğumda çürümüş sevdalardan kendimi toplayarak gitmeliyim... gitmeliyim!.. saçı okşanmamış yetim bir çocuk yazgısıyla... ardımda batık şehirler ve bedeli peşin ödenmiş yenilgiler bırakarak ayaklarımda yorgunluğu, yarası taze bir aşkın- ve ceplerimde hayatın iç kanama şiirleri, sessizliğe dokunarak ve aksayarak gitmeliyim... gitmeliyim çünkü, dokunmalarınız sızlatıyor yaralarımı... anlamımı devralsın yollar, hep bilmediğim silik yüzünde zamana tanıklık ederek... III Bir pranga hoyratlığıyla yaşanırken sevgiler kim bilir, bedenine kaç aşk daha gömülecek senin kim bilir, kaç insan, kaç kez daha bedeninde kaybolmuş aşklarını arayacak! (hiç şüphe yok ki, bir çocuğun ana rahmine düştüğü an da başlamıştır rastgele acısı) ben acının tarihi ve uzun yürüyüşlerinin, çıplak ayaklarıyım sesimin değdiği her yerden çığlıklar fışkıracak ve ben bir kere daha söyleyeceğim o türküyü bir kere daha... bir kere daha... ellerimi size bırakıyorum ve yazgısı ertelenmez sevdalarda suçlanışlarımı yaralı bilincimi, iğdiş edilmiş, tamir edilemez duyarlıklarımı!.. IV /ve... gitmeliyim!.. ’soğuğa direnen avuçlarıma hohlar gibi ciğerlerimin sıcağını...’/ (Birdal ERDOĞMUŞ/2000) |