Okuduğunuz şiir 1.5.2011 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Evler ve İnsanlar
Kerpiç yüzlü, dost yüzlü sırt sırta, yan yana, omuz omuza insanlar ve evler vardı bir zamanlar...
Bir zamanlar sokağa açılan pencerelerin gamzelerinde pembe sardunyalar coşkun rayihasıyla duvarlarını süslerdi sarmaşıklar, hanımeliler, mor salkımlar
Rüzgârın üflediği halay havalarıyla düğün dernek kurardı bahçelerde yeşil erikler, aksöğütler, karadutlar bir zamanlar...
Bir zamanlar gözler anlatır, sözler taşırdı yürekte çağlayan sevgiye dair tüm türküleri söylerlerdi hep bir avazdan şan, şeref, erdem tüterdi bacalardan
Toprak kokardı, insan kokardı zeytin dallarının uzandığı köyler, kasabalar, şehirler...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Evler ve İnsanlar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Evler ve İnsanlar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
O günleri yaşamış gibi oldum inanın. Zaten hep diyordum ya, "Ben ertelenmiş bir adamım" diye, benim gönlüm hep 100 yıl öncesinin ahşap konakları arasında dolaşır durur. En müstesna zevklerim de, "Bekçi Bakır", "Hafız Kemal", "Hafız Burhan" ve "Münir Nurettin" plakları dinlemektir. Ben, tam da bu şiiri okurken, kulaklığımda taşplaktan bir "Enver Demirbağ" türküsü çalıyordu. Nasıl lezzet aldım anlatamam. Abarttığımı düşünebilirsiniz. Kesinlikle kendimden birşeyler buldum. Kaybettiğimiz değerlerin silinmeye yüz tutmuş hatıralarını buldum şiirde. Ve bu çizgileri şiirde de olsa yaşattığınız için teşekkür ediyorum. Günün şiiri olması ayrıca isabet olmuş. Bir teşekkür de seçki kurulundaki arkadaşlarımıza gelsin. Eyvallah.
Bir zamanlar gözler anlatır, sözler taşırdı yürekte çağlayan sevgiye dair tüm türküleri söylerlerdi hep bir avazdan şan, şeref, erdem tüterdi bacalardan
Toprak kokardı, insan kokardı zeytin dallarının uzandığı köyler, kasabalar, şehirler...
Ve değişmemişti dünya bir zamanlar
Şimdi masal oldular...
Güne düşen şiirinizi ve kaleminizi kutlarım... Selam ve dua... Sayğılarımla efendim.
ne güzel anlatmışsınız...kutlarım...kaleme emeğe sağlık... bir zamanlar yaşanası hayat vardı...keyif aldığımız....gerçekten yaşadığımız... yaşıyor gibi yapmadığımız... saygıyla kalın...
Tebrikler ve teşekkürler Sayın Beydemir, Hüzünlendiren ve düşündüren satırlardı. İnsanlar da GDO zümresine katınca kendilerini sonuç böyle oldu. Çünkü insan davranışları her işin başıdır. Çok haklısınız. Feryadınızı duydum. .......... İnsanlar insanlardan selamı kesince acı son kaçınılmaz olur. ........ İnsanız ya insanlardan selamı Neden kesiyoruz düşündünüz mü? İsyanınız Allaha mı kula mı ? Neden küsüyoruz düşündünüz mü ? ( "düşündünüz mü " adlı şiirimden ) ............ Şimdi sanal ve amaçsız bir dünya içimizi acıtıyor. Selamlar Gözünüze acı yaş değmesin.
Bir zamanlar gözler anlatır, sözler taşırdı yürekte çağlayan sevgiye dair tüm türküleri söylerlerdi hep bir avazdan şan, şeref, erdem tüterdi bacalardan
bir zamanlar... iyiden doğruluktan yanaydı herşey.....rüzgarın yönü tersten esti..iyi güzel ne varsa süpürdü gitti...geriye kalan...yitik bir insanlık...çok beğendim...tebrikler günün şiirine...saygılar..
Erik ağacı ve annemin sardunyaları kaldı, eski evimizin bahçesinde bir tek eskiye ait..Dut ağacı, sarmaşıklar ve hanımeliler ise hala gözümün önünde daha dün gibi hatırlarım.Güzel dizelerinizle çocukluk günlerimizi hatırladık sayenizde, yüreğiniz dert görmesin, kaleminize sağlık..Sevgiyle kalın, saygılarımla...
Gözyaşlarının gücü vardı eskiden ırmak yüklü adamlardır, tuz katarlarının ardınca giden gölgemizde damlaların bıraktığı izlerden açılırdı hayal, tuzun sudan bukağısı çözulurken
Utanır arınırdık şehirde fazla kalmak suçundan, akıl danışırdık yağmura, nasıl döneriz evlerimize doğru yollarından, nasıl fener yapıp kemiklerimizden, tütsüleriz gecenin mor arılarını çıkınca kovanından.
Çoraksa gece, saçlarda yıldız, gözlerde yine yağmur, sarı bir zaman dilimi gibi fenerler (mum yanar, yağ dolanır, mumyalar toprağı çamur) kandaki yaralar gibi gülün ağrıttığı dikenler, ardımızdaki yoksul ve yerli bir söylenti...
Böyle yürürdük ateşli ekinler gibi menzilsiz, Yoktu buğdaya un olmaktan ötesi bulgur çeken kadınlardan doğduk ya biz; güneşi taşta sırmalayan o kırıntı bilgeleri, aya bakan sundurmalarda çatlak topkulu annelerimiz, sıcak bağımsız, güleç mısırımız, dindar soğan tilmizleri; topuklar, ah o topuklar ve kerpici terkedişimiz.
Kızıl toprak ve iri saman, yani Allah'ın harcı gözyaşlarının gücüyle eskiden serin eviçlerine sarı bir mahremlik sunardı, yağmur bir dua gibi geçerdi pencerelerden, yetim insan toprağın vicdanıyla doyardı. Demem o ki, gözyaşlarının gücü vardı eskiden.
ve anlamdı
tebrikler ve hayırlı olsun
selam ile...