Yıldızlar Ekelim Denizlere
Çığlıkla restleşti kadın
İçinin yabanıl edasına aldırmadan Gözlerindeki utangaç gülüşlerle aşka kırıttı Ruhunun izbelerinde soyundu utangaç Derin bir boşluk oldu an Yuvarlandılar sırılsıklam… Bıyık altından gülümsedi sevda Yanık tenleri buluştu avuçlarında Sızılı bir öpüşle buluştular dudakta Kırıklıklarla sarmalandılar korkusuzca... Şaşkın bir bakış doldurdu kadehe adam Yangının siperine saklandı an Ses kırıldı düştüğü yerden Parçalandı umarsızlıklar Yuvarlandı sızım sözler boşlukta İç çekerken vefasızlığa zaman… Dünün yamalı ceplerinde toprak Köhne bir biçarelik ah dudaklarımızda Başıboş bir sandalca yüzer sularda Karpuz kabuğundan oyuncaklarımız Bu mevsim de erteledim kavuşmaları Gecenin hoş/çakallarına sitemlerdeyim… Birkaç boş sayfa daha bıraktım sensizliğe Tapınaklar oydum sabrın izbe kimsesizliğine İyileşmez bir yaraca kaşıdım ar damarlarımı Korkak kuşlar saldım aşkın hüzzam yurduna Dokunmasız coşkularla sokulsana koynuma Yanardağ kükremesiyle sızsana toprağıma… Sevişmeler biriktirdim tutkunun pembe kavanozunda Çıralı bakışlarının hareleriyle koparsana düğmelerimi Sarı güneşler astım göğsünün örselenmiş ıhlamuruna Sonsuzluk dağlarına sürelim yar, aşkın hırçın atlarını Yer ile gök bir olsun, karanlıklar aydınlığa bürünsün Bir sevdanın masalını son kez yazalım seninle birlikte Ay bin bir yerinden sökülsün, yıldızlar ekelim denizlere . Selahattin Yetgin |