algısı, derya deniz olan beyincikler, boğmayın beni... algım, dünyamca sınırlı ve yaşamın kıyısı köşesi boğulursam, boğulur dünyamın insanları ki, biliyorum onlar boğulursa, eksilir yüreğimden kelebekler, güvercinler...
yoksa boğulsunlar mı? dolaşmasınlar mı ayak altlarında; gereksizler mi? oysa yaşam, yürümeyi gerektiriyor onlar için de sensiz, onsuz, ötekisiz olsalar da olur! yeter ki yürüyebilsinler izin verin de...
pardon ya! aklıma geldi sahi, sizin var mı ödünç verebileceğiniz ayaklarınız? çok değil, sadece birkaç adım ve birkaç voltalık yürüyebilmeleri ve nefes alabilmeleri için ötekilerin(!) hem nasıl nefes alır, nasıl sürdürebilirler varlıklarını ellerinde bir parça ekmek, cankeş umutlar ve nasırlı ayaklarının sırtından geçinen pis kokulu lastikleriyle!..
hayat, algısı derya deniz olan beyinciklerin malı mı? onlar mıdır algılarıyla kıyıda köşede inleyenleri gören! ve hissederek üşümüşlüğü, geçip yanı başlarına çöken ellerinden tutan, yürüten onlar mıdır sıcak ekmek kokusuna doğru sevgi ve şefkatle…
sizin evlerinizin pencereleri kırık mı, soğuk mu odalarınız? ya siz, hiç sobayı tutuşturmak için yaktınız mı kırk yılda bir, can ata ata alabildiğiniz kitap ve dergilerinizi... yoksa bilmiyor musunuz sıralamayı? kitap ve dergilerin ekmekten sonra geldiğini…
oysa okumalıydılar, en az sizler kadar, değil mi? hem zaten en çok onlar için şarttı eğitim, eğitilmeliydiler… ama olmadı işte, yapamadılar ki, onun içindir sırtlarında dünyaca suç dönüp dolaşıp sizlerden özür dilediler!
ben, yalnızca bir nefesim, hem ayaklarım da yok yaşamın kıyısı köşesinde, onlar gibiyim, meşgulüm sabahlatmaya çalışırken gecenin yoksul uğultusunu, nefesimi nefesdaşlarımı tanımakla meşgulüm, sarılabilmek için nefeslerine işte budur benim algım ki, sırtlasanız kalkamazsınız altından dizleriniz tutmaz…
algımız, kapalıdır efendiler! size, seslerinize ve dünyanıza… ve eğer işe yarıyorsa algılarınız lütfen, dünyaya bir insicam getiriniz!
şimdi, yormayın beni bilimle, bilgeliğiniz ve ukalalığınızla! zaten yorgunum…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Algısal şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Algısal şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
... ... değişik geldi ! ... şu dünyada darası olmayan soyut kavramların başında gelir herhalde ; "algı" ... lakin öylesine ağırlıklar da vardır ki ; ... beyninde taşıdığında ... yüreğinde hissettiğinde ... kaynağı sevgi olan ... "saygı" gibi, "özgürlük" gibi, "adalet" gibi, "anlayış" gibi "denge" gibi, "güven" gibi !...
... düşündüren ve yazdıran şiirlere bayılıyorum :)!!! ... sevgi ve saygılarımla üstadem,
değerli kardeşim akşam telefonumda gördüm sizin güzel yorumunuzu teşekkür ederim...sizin gibi değerli kardeşimin güzel şiiirini ve sayfasını ziyaret edeyim dedim.. yutupta varmı bilmiyorum olsa oaradanda telefonumdan izlediim....video ve şiir mükemmel...çok beğendim..selam ve saygılarımla...çoktandır şiir eklemediğimden sayfamdaki son şiirimi okumuşsunuz çok teşekkürler yazı ve fıkralarımla devam edecem şiirlere ara verdim...eklemiyorum...saygılarımla..
öncelikle canım seni bir kaç kez tebrik ediyorum şiirin videosunu izledim fon müziği video yapımı o resim kareleri gerceğin arka sokkaların öteki yüzündeki aynada ki diyer yüzü içim bir tuhaf oldu şirin gözümde uğur böceği değil en übyük ödülü hak ediyor şirini seslendirmemekle en büyük güzeliği yapmışsın ki videoda ki kareler şirini harika dile getirmiş tebrikler canım önce duyarlı yüreeğin şirdeki dizelerin resimleri ve harika ötesi iç aıtan sunumun için yebrikler şirin süper ötesi idi . etkiendim
Edebiyatçı değilim.Şiirinize yorumu , konuda otorite, her şeyi en iyi ben bilirim, benden başkası asla diyenlere ve bir hata bulduğunu sanıp odunlukta balta bulmuşcasına sevinenlere bırakarak, anlayabildiğim kadarıyla çok mükemmel bir şiir olduğunu belirtmek isterim.Bana göre hem edebi, hem de içerik olarak. Özellikle belirtmek istediğim, dik, asil duruş ve davranışıyla dünya görüşünüzdür.En kalbi tebriklerim de bu özellikleredir.İsyanım; aynada sadece kendilerini görenleredir. Çok geç tanıdığım ve okumakla gurur duyduğum Sn.Şaire saygılarımı sunuyorum.
İster bölücülük ister ırkçılık ister şu ister bu... Her kim ki bu ülke üzerinde oyun oynayıp, insanları birbirine düşüyorsa, dış güçlerin maşası oluyorsa, silahların satılmasına destek verip o süper dediğimiz ülkeleri bizim ve mazlum insanların üstüne salıyorsa Allah belasını versin. Çünkü ülkemin durumu her insana zarar vermiştir, her bölgeyi yıkmıştır.
Daha önceki yorumunuzda yolsuz, köprüsüz olan başka memleketler de var, yoksullar da var, yolsuz köprüsüz olan yerler de var vs... demiştiniz.
Evet, buna ben de katılıyorum. Yoksulluğun her bölgede hüküm sürdüğünü biliyorum. Ama zamanında özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin yoksul bırakıldığı inkar edilmemelidir... Orada yaşayanlar zarar görmedi mi sanıyorsunuz terörden... Talan olmadılar mı, göçmediler mi oraya buraya...
Ama gerçekten şiiri yazmamdaki amaç bu değildi. Ama ben de o bölgenin insanıyım ve kendimi anlatmak demek elbetteti onları anlatmak demektir çünkü aynı şartlarda yaşayıp aynı şartlarda büyümüşüzdür. Zenginleri de vardır elbet. Ve o bölgelerin insanı kimseden çekmemiştir ağalık sisteminden, şeyhlere bağımlıklarından... Kendi insanının hakkını yiyen ve köleleştirenler de ağalık sistemidir... Ama şükürler olsun ki artık insanlar bilinçleniyor ve ağalıklar siliniyor...
Açıklamak zorunda değilim, ama yalnızca şunu diyebilirim ki, şiiri yazmamın sebebi bir tartışma konusuna katılmamla doğdu... Tartışma "......" üzerineydi... Ve ben o tartışmada tek mükemmelin Yaradan olduğunu söylemiştim..., Ondan sonra da burkuldu içim, yoksulluk geldi aklıma ve imkansızlık... Ve de okumak... Garip bir insanım işte böyle, en ufak şeyden etkilenebiliyorum...
Bu kadarını söylüyorum. Ama yine de söylediğim için içim rahat değil çünkü kimseye açıklama yapmak ya da hesap vermek zorunda değilim. Bu konuyu Afet hanıma cevap olarak verebilir, açıklama yapabilirdim ama açıklama yapmak zorunda değildim. Hele de şiirlerim de bile aleyhime kullanmak üzere bir şeyler arıyorsa insanlar ve bunu sırf güneydoğulu olduğum için yapıyorsa, onların karşısına dikilirim elbet. İnsanlığımı unutmadığıma şükretsinler...
Ayrıca da sormak istiyorum buradan: Bu güne kadar siteye eklenen ve güneydoğunun ezilmiş insanını anlatan, derdini dile getiren her şiirin altına gidip de bu tür bir yorum yaptılar mı? Peki, beni görünce mi akıllarına geliyor terör?! Yazıklar olsun diyorum başka da bir şey demiyorum...
Ve neden?...
Nedeni belli zaten. Diğer mesajımda da anlatmıştım bazı şeyleri...
Son olarak diyorum ki, "Kötü insan kömüre benzer, ya yanar ya kararır"...
Can ben sitede en büyük savaş verenlerdenim. Burada ülkem üzerinee oyun oynanmasınada izin vermedim vermicemde.
kimilkle oyun olmaz. ne isen o sundur ama ki; bölücülk yapıpta dirliği ve birliği bozuyorsan eğer kim olursan ol karşında beni bulursun.
yorumuma gelince bana yazılan bir konudan sonra ben sizin Afet hnmla diyaloğunuzu okudum ve birebir örtüştüğünü görünce bana iletilende olduğu gibi ARA GAZI VERİYOR konumuna getirilmemek adına sildim o yorumumu. Doğulu olmaksa konu bende doğuluyum ERZURUM.
Ama artık pr,im değil çözüme yönelsin insanlar
kendi rümüz olayıma gelincede defterde herkes rumuzla yazarken ben her şiirimin altına kimli,kte yazılı olan adımıda gururla yazmışımdır. HÜZÜN ŞAİRİ; NİĞMET YILDIZ GİBİ..
bİLİN Kİ O TARTIŞMADAN ÖNCEDEN HABERİM OLSA İDİ İÇİMİ SILATAN KONUYU EN DİREK YAZMAZDIM... Çünkü ilintilendirilecek biliyorum ve bunu çoktayaşamış biriyim. Bu doğru bildiğimi savunmaktan da alı koymadı. koymayacakta. en güzel örneğide bu gün astığım şiirdir. Yanlışa ortak olmak benim kitabımda yazmaz..
Okudum yazdıklarınızı ama iş yerinde olduğum için giriş yapamadım, bizim bilgisayarlar filitreli... Ama cep telefonumdan sayfamı açabiliyorum. Yorumunuzu gördükten sonra birkaç kez denememe rağmen giriş yapamadım siteye. Hem yapsaydım da cep telefonundan cevap vermek yazı yazmak zor geliyor bana. Bu saate bıraktım cevap vermeyi ama geldim gördüm ki yorumunuzu silmişsiniz...
Yorumunuzu okumamış olsaydım da şu an sayfama bıraktığınız yorum üzerine yine düşünürdüm. Yani "Yürekli arkadaşım" cümlesini... Dönüp bakardım şiire yürekliliğim nerede diye... Neyse, konu bu değil. Yine de yürekli yazdığınız için ve sevgi saygı bıraktığınız için teşekkür ediyorum.
Şimdi gelelim konuya...
Afet hanımın sayfama bıraktığı yorum tamamiyle "çamur at izi kalsın" mantığıyla yazılmış bir yorumdur. Ama yanlış yaptığını bilmez bu hanımefendi çünkü şiire sanat gözüyle bakmaz. Özellikle de benim şiirlerime... Eğer bakmış olsaydı bir hececi olarak onu mutlaka bundan önce yazdığım "Kıyamettir Yalnızlık" şiirimde görürdüm... Üstelik o şiirim böcük falanda almadı, düşmedi sayfalara, okunamadı. Ama ne hikmeste bu şiirim böcük aldı. Göz önüne getirildi... Ve ardından bizim usta şairimiz gelip hem sevgi saygısını, hem beğenisini hem de içindekileri döktü gitti... Bu tavırlar bana hiç yabancı değil. Ki ben ne zaman meydana çıksam, şiir gibi şiir yazmaya başlasam mutlaka birileri pirelenir ve bir şekilde şiirden küsmem, siteden uzaklaştırmam ya da uzaklaşmam sağlanır.
Böyle durumlara üzülüyorum elbet, insanlık adına... Ama hoşuma da gitmiyor değil. "Vah be! Sen neymişsin be Saadet" deyip keyfini sürüyorum özgüvenimin...
Afet hanım sağolsun, tam bir cennetlik hatun... Onun için onu kırmak ve üstüne gitmek istemiyorum. Ve biliyorum asıl meselenin Afet hanım olmadığı. O yalnızca saflığının kurbanı oluyor ya da övgü, sahiplenilmek, alkışlanmak, haklı çıkartılmak hoşuna gidiyor...
Dün sayfama bırakılan yorum ve yazışmaların ardından bir de baktım ki, onun bunun sayfasından kendine konu bulup, malzeme çıkaran biri şiir yazmış ve yazıyor... Yazsın elbette ama altın madeni bulmuş gibi yazmasın...
Ben aslımı hiç inkar etmedim ki... Kim olduğumu da...Bunu yıllar ince yazdım, ve bir yıl öncesinde de yazdım... Eğer ben "Ben Kürdüm" naraları atmıyorsun bu kimseden korktuğumdan, soyumu inkar ettiğimden değil, ülkemin birliği ve beraberliği hatırınadır... Irkçılığı sevmediğimdendir... Savaş naraları atarak insanların içine kin ve nefret etmek istemediğimdendir... Ayırım yapmadan ülkemin insanlarını sevdiğimdendir. Din adanı bile yapamıyorum bu ayrımcılığı... Şu şudur bu budur demedim hiç... Kazmadım kimsenin kuyusunu... Ve bilirim ki kimi insanların yüzüme gülüp, melek maskesi takanların selamı, hal hatır sorması bile sahtedir... Bunu bilmeme rağmen yine de kalp kırmıyor, başım gözüm üstüne diyor, sevgi ve saygımı da ekliyorum. Bu yalakalık değildir. Allahtan başka kimseden korkumda yoktur. Eğer çeneye, eğer şiirle konuşmaya gelirsek, çenemi de çalarım, şiirimi de konuştururum...
Yıllardır var böylesi oyunlar. Otursam kitabını yazarım maskeleri olan insanların. Ama bana ne diyorum, ben şiire sevdalıyım diyorum, bunların kendilerine güvenleri yok, bunlar böyle tatmin oluyor, bunlar belki de hasta insanlar deyip susuyorum...
Ama ben sustukça üstüme gelenlere de artık tahammül edemiyorum. Edebimi bozmayayım diyorum ama olmuyor. Entrikaları, oyunbazlıklarını bilip de susmak artık canım acıtıyor. Kimin babası kimin babasından üstündür?...
Siz belki bilmiyorsunuz, belki de biliyorsunuzdur... bilemiyorum. Rumuz kullandığınız için kim olduğunuzu da bilmiyorum. Bildiğim odur ki, yalnızca kendi yüreğinizin sesini dinleyin ve lütfen tahriklere kapılmayın...
Eski yazdıklarımı yeniden ekleyeceğim siteye. Ve birinin ağzının payını vermek için de Allahın izniyle hiciv şiiri yazacağım. Benim sırtımdan erkeklik yapmasınlar. Otursunlar oturdukları yerde, adamlıklarını bilsinler...
Devamı var mesajımın... Daha yazdıklarınız hakkında konuşmadık... Ama işten geldim, yorgunum, karnımı doyurup, çayımı içeyim ve bir de sigaramı :) kendime gelirim o zaman...
Saadet sevgili arkadaşım, şiir olarak çok güzel, anlamlı okunası. içinde tek katılmadığım bir noktayı da söylemeden geçmek istemiyorum. oysa okumalıydılar, en az sizler kadar, değil mi? hem zaten en çok onlar için şarttı eğitim, eğitilmeliydiler… ama olmadı işte, yapamadılar ki, evet okumalıydılar , onlar okusun diye gencecik öğretmenlerimizi gönderdik oralara ne oldu, okullarını yaktılar, acımasız ca katlettler. son anda yaptıkları becayiş sonucunda kızım ölümden kurtuldu, ama arkadaşı şehit oldu, okumalı dediğin çocuklar yüzünden. belki sadece onları kastetmedin ama ilk akla gelen onlardı. bazı gerçekler gözardı edilmemeli.
yoksa şiire hiç sözüm yok çok da güzel. sevgiler...
Afet İnce Kırat tarafından 4/17/2011 6:55:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yorumunuzu etkili yorum olarak seçmiştim. Bunu, yeterince okunasınız diye yapmıştım... Ki, zaten sizin de istediğiniz bu değil miydi? Yazdıklarımı okuyun da görün bu kim... vs. niyetiyle... Neyse,
Bence yeterince okunmuşsunuzdur, onun için etkili yorumu iptal ediyorum. Kusura bakmayın.
ben hiç bir zaman ırk ayrımı yapmadım, sözüm onları sefalete sürükleyen teröredir. bu ülkede aynı bayrak altında yaşamayı onursuzluk kabul edenlere. onlar yüzünden bunca sefalet yaşanıyor bu bir gerçektir kimse inkar etmesin. onların çocukları da bizim çocuklarımız, onların anneleri de ağlıyor, peki neden hala bir özerklik türküsü tutturup çocuklarını eğitimden, öğretimden mahrum bırakıyorlar, neden gencecik çocuklarımızı yok ediyorlar, annelerin içine ateş düşürüyorlar. farkettiysen belki sen başka düşünmüş yazmışışsındır dedim ama benim aklıma bunlar geldi, gözümün önüne bunlar geldi, senin nereli olduğunla hiç alakası yok, ben de yazsam onları düşünerek yazardım. çocuk her yerde çocuktur, çocuk dili dini, milliyeti ne olursa olsun korunmaya muhtaçtır, gözümde ve gönlümde hiç ayrımı yoktur. sadece yazdığın onlar düşündürdü, ben sadece onların çektiklerinin kendi büyükleri yüzünden olduğunu ifade etmeye çalıştım.
sen de beni yanlış anladın her zamanki gibi, maksadım seni üzmek olmaz, olamaz, her ne olursa olsun sana değer verdiğimi iliyor olmalıydın.
tekrar söylüyorum şiiri daha önce de okumuştum, yorum yapmadan önce de okudum, gözümün önüne sadece onlar geldi. burada, istanbulda, ankarada veya herhangi bir yerde, anlattığın çocukları yüzdeye vursalar büyük çoğunluğu doğu kökenli ailelerin çocuklarıdır. sebepler bitmez, haklılık görüşe göre değişir, ama çoğunluk onlardır. onları kurtarmak için ne yapılmalı, önce bu dava bitmeli, daha sonra eğitilmeli bizim çocuklarımız gibi. böyle giderse zor çok zor, yazmakla olmuyor, olmayacak da.
bu sorunu burada karşılıklı tartışarak halledemeyiz, bilmeni isterim ki seni seviyorum, üzmeyi hiç istemem, sadece düşündüğümü söyledim, belki haddimi aştım ama ben de anneyim, kendi çocuklarıma üzüldüğüm kadar onlar için de üzülüyorum.
Planlanarak yazılmadı bu şiir... Bir konuda kırıldım birisinden ve döküldü yüreğimden bu dizeler...
Ama sağolun şiire bile bir ad buldunuz. Keşke bundan önce yazdığım şiire de gelip bir ad verseydiniz, Ne iyi olurdu...
Şiiri yazma sebebim başkaydı ama madem böyle görüldü, bu da yazmam için geçerli bir sebeptir. Hem gözlemlediklerinizi açıkladığınız gibi gerçekleri reddetmenin ne gereği var... Baksanıza tüm Mersin batmış gitmiş bu yoksullardan... Her tarafta onların yoksulluğu...
Hem neden sustunuz? Neden cevap vermiyorsunuz? Yoksa işiniz bitti mi sayfamla? Bırakmak istediklerinizi bıraktığınız için sayfama bir daha geri dönme gereği mi görmüyorsunuz?
"hem zaten en çok onlar için şarttı eğitim, eğitilmeliydiler…"
Tinerci çocukları, hırsızları, köprü altı çocuklarını suçlar dururuz değil mi? Onlar insan değiller deriz, sonra da eğitim eğitim diye nara atarız...
Şimdi söyler misiniz bu çocuklar için olamaz mı yazdıklarım?
Hem şunu iyi bilin ki, bir tek sizler (hani ırk olarak da ötekileştiriyorsunuz ya insanaları) değilsiniz şehidine ağlayanlar. Ama ne yazık ki sizin ağlamanıza ağlanılır bizim (doğuluların) ağlamalarına inanılmaz değil mi?
Hem, onlar da söz konusu olabilirdi, olabilir de, değil mi bu ülkenin çocukları, değil mi ki sokaklara düşmüşler, değil mi yoksulluk bükmüş boyunlarını... Peki, siz neden bunlara da çocuk gözüyle bakıp, insan gözüyle bakıp merhamet etmiyorsunuz da, kalkıp terörün yaptıklarını bu insanların sırtına yüklüyorsunuz. Kim isterdi öğretmenlerimizin şehit edilmesini, kim!
Valla beni çok üzdünüz... Ve dediğim gibi gözlerinizde şimdi kendimi aramaktayım... sizin ve dahi başkalarının da...
Üzülmemek, sinirlenmemek, isyan etmemek elde mi ki...
doğrusunu söyleyeyim mi gelirdi, Mersinde yaşıyorum, sokaklarda gördüğüm zor şartlarda yaşayan, yaşatılan bütün çocuklar doğu kökenli, emin ol başkasını göremiyorum burada. sadece sen de oralarda yaşadığın için biraz daha güçlüydü o düşüncem.
Afet Hanım, Neden aklınıza ilk gelen Günaydoğu bölgesi insanı oluyor? Zenginlik ve yoksulluk neden gelmiyor aklınıza? Neden ezilmişlikler, dışlanmışlıklar, imkansızlıklar gelmiyor? Neden görmüyorsunuz onca sokak çocuğunu, aç olanı, okuyamamış olanı ve neden hissedemiyorsunuz okuyamayanların yüreğinde hissettikleri sızıyı?
Acaba bu şiiri ben değil de (Güneydoğulu biri değil de) başka biri yazsaydı aklınıza bunlar gelir miydi?..
Merhaba Saadet Hanım, aynı resmi "çocuklar" şiirimde kullanmıştım...savaşta...sokaklarda...köprü altlarında...dağ başlarında vb.telef olan çocukları konu etmiştim...benzer sorunları işleyen şiiriniz için yürekten kutlarım...Birileri yapsın...görsün...çözsün diye "bana dokunmayın" gibi yaşamaya çalışanlara gönderme olsun...bakıp ta göremeyenlere...görüp de kale almayanlara...Tebrik ediyorum efendim...saygı ile...Entellektüel.