13
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1851
Okunma

/Boşunalık duygusuyla, vurdumduymazlığı ve hukuki demogojiyi adalet sandık!
’Yargı diyalektiği önyargısız ve koşullanmasız’ bir hükme ulaşamamış
ve sistematik yasalar sakat doğmuşlardır.
Yasalar insanın, dünü, bu günü ve yarınlarını yaralamıştır!..
kuvvetlinin, kuvvetsizi acımasızca yok ettiği, bu adalet bunalımında;
herkesin hakkı tehdit edilmektedir. Bu yüzden sadece yaralarımız bağımsızdır!../
I
Şimdi yağmalanmış bir ülkenin batısında,
bileklerimle, kelepçelerin kardeş yüzünde,
bağışlanmaz suçlarla kesişir yolum...
soğuk kış gecelerinde yuvasızlığı çukur hayatların,
okunaksız ve alabildiğine derin alın yazısıyla...
kimi zaman gecenin sessizliğini parçalayan bir türkü uzanır,
harcı yeni karılmış umutların dilinden...
Her yerde insanların şehvetli karanlığı;
kıllanmış düşlerine ağda yaptıran orospular
ve kendi vicdanını haczedemeyen avukatlar uzuvlarını kaşımaktalar!
hegemonik yapısında yeni çağ aşkları, çırpınarak ölüyor!..
akordu bozulmuş hayatın, türküsü söylenemez.
yaşadıkça eksilen, sevdikçe çoğalan
ve sana uzanan / sana uzayan hayat.
Anlatılması güç aşklarda yaralarımdan tanı beni, sevgiye dayanıksız acılarımdan
ve infilak eden şiirlerimden tanı beni.
Gittiğin yakınlık, asla dönemediğin uzaklıklarda
dudaklarında cam kırıklıkları ve kanayan susuşlarınım senin, bağır beni, bağır beni.
Sen, yalnızlığımın karanlık çıplaklığında
içimde upuzun yarıklar bıraktın,
çok ayıp ettin!
kim bilir şimdi nerelerde masumiyetin gasp edilir, nerelerde anlamını kaybedersin.
II
Her şey
ama
her şey!
dalgınlığında başlıyor
kalbimde patlayan bir cephaneliktin
inançlı sevmelerin sancılı öyküsü...
beni tanımaz bu sızlayan harfler, bu uğultu
bu senden uzaktalık, bu dağınıklık
bu karanlık ve her şeyden kopuk ruhum...
sen tanı beni kalabalıklara dönük yüzümden
sorularım kalbinde yanıtını,
acıklı öyküm sen de anlamını bulsun.
III
Çarmıha gerilmiş İsa’nın yasıydım bir zaman, emperyalizmin acılı sürecinde..
kimse tanımaz beni, bu paraya yenilmiş yasalarda katledilirken insanlar
ve örtbas edilirken zorbalıklar, yasalar tanımaz yalnızlıkları.
IV
Aşklarım çırpınarak ölüyor!
meyve vermez darağacı
adaletsiz susuşlara dağıldı yaralarım...
senin için uzun yollar yürüdüm,
uzun yağmurlar yağdım.
uçurumlarda uçmaya kalkıştım;
kuşların çığlığında,
karakışların ıssızlığında kaldım.
V
Duygularına kürtaj yaptıranlar hep kendi mezarlıklarında...
tabancamı doğrulttum, hep ıskaladığım hileli sevişmelere, yine ıskaladım!
Kimse aramaz sevginin yokluğunu,
sormaz zulümlerin hesabını
umutsuzluğunun nedenini soruşturmaz..
ipe sapa gelmez yalnızlıklarda
artık artığı bile değilsiniz aşkların.
VI
Say ki ayrılık binmiş omuzlarına,
sen vazgeçme taşımaktan
say ki ömrün törpülenmiş,
yurdunda ve acıların kardeş yüzünde
say ki herhangi bir yoksulluğun uçurumundasın düşmenin,
soylu bir gülümsemeydi ölüm,
ölümünde önüne geçen delikanlılıklarda.
Hayallerini çaldırdın
sesini
şarkılarını
ama çaldırma yalnızlığını;
yalnızlığını ç/aldırma!
’Çünkü, insanın insana vereceği en değerli şey yalnızlığıdır.’
(Birdal ERDOĞMUŞ)
5.0
100% (16)