Gitmek
Kahretmek diye başlıyorum.
İncil’den İsa’ya sesleniyorum ve avuçlarımda çivi izleri gözlerimde ihanetin kini ben bir yehuda misali kendimi tanrıya hibe ediyorum nasıl başlar söz, kelimeden önce? şimdi nasıl anlatmak gerek seni dizelere? yalnızlık, duman ve ötenazi... diz kapaklarımdan vurulmuş gibiyim sanki ağıt desem! bu kadar içli olmaz, çıldırmış bir hayvan inlemesi desem öyle değil sana bir şeyleri anlatmak üstelik mevsimlerden bir yaz üstelik haziran... fitil fitil geliyor sevmek burnumdan nasıl bir şeydir şu saniye ölebilmek genç desem, değilim.... yaşlı desem, acınmaz hale gelirim ama dilimde yüz bin iman var yazık ettim kendime imanım kadar kirpiklerimden dirhem dirhem düşer ayrılık hangi şarkının notasında kayboldum ben akciğerlerimde bir nikotin kolonisi ve nefesim daracık sokaklarda sıkışmış gibi ölmek desem şu an sana diri diri beni sevebilir misin ki? eller ak olur hep bahtlar kara yollar nereye çıkarsa cıksın ve fal bakan kadınların yazgıları avuçlarımda yığılsın şimdi bir çocuk olsam, mesela tam şu an, şu saniye, şimdi! sevmek uzun hikaye sevgili... sen bir çocuk sever gibi sev beni; alnımda yokluğunu taşırım mahremiyetin çelik kadar soğuk desem yalnızlığın buralarda bir tek ben ürperirim aklımdan bir milyon ton tam bir milyon cümle geçiyor ağır ağır... ne dinim ne dilim kaldıramaz ki, Elbette omuzlarım da tabi ölmek nasıl olur bu saatte sevgili? üstelik akşam ezanının tam orta yerinde kulağımda yankısı Allahın doksan dokuz adı ve bir fısıltı kadar buğulu sessiz ölmek nasıl olur dersin? bu saatte allahtan habersiz? anlatmak lazım oysa seni oysa mevsim sıcak... Sırılsıklam kan ter içindeyim sanki Tahammül edilmez dinlemek sevgileri karambole gitti bütün sevişmeler, sota da kaybettik bütün öyküleri, tam şu an şu saniye şimdi! Sivri dişleriyle bir aslan yapıştı enseme sanki yağmur şimdi yağmalı, sevmek şimdi olmalı özlemek desem lügatim yetmez.. tam şimdi sevgili kan kaybediyorum sanki anlatabilmek şu an seni satır satır kelimelerle tam şimdi bir cümle ile... gitmek ve bitmek eylemlerinden sonra köküne bakmadan otların ve kelimelerin tüketmek nasıl olur dersin bu saatte kendini? ve hırpalayarak ırkçılar gibi bir şeyleri sanki ceplerimde taşıdığım madeni para birikintisi meteliksizliliğimi yüzüme vururken tıkırtısıyla gitmek nasıl olur dersin şimdi senden gitmek peş parasız ve pulsuz varlığımı kabullendiremediğim bir şehirden yagmur desem bir şeyh duası kahredici sıcak desem... avuclarımın ortasındadır hala terli yası gitmek şu an şu saniye senden gitmek...? ölürken bile belli etmeden.. sessizce .... |
Kutlarım, şair.