Daha sayayım mı?
Benden önce hayatına giren başka bir kadın oldu mu? diye sormuştun bir keresinde...
Ne amaçla sorduğunu bilmiyorum. Annemi sevdim mesela, kadındı. Hayatıma girmekle kalmadı beni kendisi yarattı bu yüzden bende ona gebe kaldım. Tam 4 yaşıma kadar başımı karnına koyup nefes alışlarını dinleyerek uyudum. Baba annemi de çok severdim köyün en güzel yerlerinde öyküler anlattığı için, oturunca köpeklerin ısırmadığını, horozların neden sabah erkenden öttüğünü ve kurtların neden uluduğunu ondan öğrenmiştim. O ölünce çok ağladım. Sonra bizim emekli memur komşumuz iclal hanım vardı her gün bahçede ben oynarken benimle konuşmaya çalıştığı için belkide samimiyetinden ve sıcaklığından belki de hiç unutamadığım fesleğen kokusuna benzer kokusundanmıdır bilinmez unutamadım. Çok sürmedi orta okulda benim için resim yapan bir kız vardı kısaca saçlarıyla ve minicik burnuyla Aslı adında, bütün resimleri yapmakla kalmaz yaptığı bütün resimlerinin altına adımı yazardı, eksik not almayayım diye ve yanında teşekkür etmeyi borç bilirdi nezaketinden... nasılda kabalık edip tebessümle geçiştirirdim onu, hala gözlerimin önüne gelip durur bazen, bu yüzden utancımda biraz yüzüme vurur. Sonrasında benden 2 dönem büyük bir kız vardı. Giydiği herşeyin yakıştığını düşündüğüm, merdivenlerde her teneffüs sırasında sinsice beklediğim. Onunda gözlerini çok seviyordum ne zaman kantinde kalabalığa girse bende karışırdım kalabalığın içlerine, sırf omuzları omuzlarıma değsin diye... Edebiyat öğretmenim vardı, oda bi keresinde bir eyleme katıldığı için hakkında soruşturma açılarak görevden alınmıştı. Üzüntümü gizlemiştim, hala taşırım onun haklı gururunu... Eski bir güneydoğu şafağında görevi başında şehit olan ve bizleri büyükçe bir elem ve kedere sokan, ummadığımız bir yasla boğulduğumuz, şehit haberiyle soluduğumuz, yıllarca çocukluğumu saklayamadığım en kadim dostum kuzenim Ahmet`in kızı, o kızıda kendi kızım gibi sevip benimmiş gibi de sevinmiştim. Ama o gidincede çok canım sıkılmıştı, nelerin ve hangilerin yasını tuttum ve tuttuklarım hatırlayamayacağım kadar çoktu ki... Yas tutmayı öğrendiğim kadını da unuttum. Askerden sonra girmişti hayatıma, henüz neyin nesi belirsiz bir hayat düzenin içinde iken düzensiz bir biçimde girmişti hayatımın en sessiz yıllarına.Hep o varmış gibiydim sanki onla yaşamış onla büyümüştüm. Aklımdan geçen herşeyi okuyordu sanki, tedirginde olmuyor değildim hani.. Yaptığım herşeyi bilebilir korkusuyla bu yüzden başkalarını sevmeye yeltenemedim. Aynı şeyleri hissedebildiği ve hissettirebildiği için ve anlatsamda anlaşılamayacak kadar çok yaşandığı için ondan sonra iflah olmadım zaten... Daha sayayım mı? |