UÇURUM
Sevginin bir güneş gibi doğup tüm kâinatı nurlandıracağı günün özlemiyle bir kez daha,
Umudu taze tutmanın, yarınlara sıcak bakabilmenin arzusuyla yanıp tutuşurken, Barışın ve huzurun tüm sokaklarda doyasıya kutlandığı bir bayram sabahına kez, Ertelenmemiş sevinçlerin, korkusuz mutlulukların ve cesur kahkahaların tekrarı için, Yepyeni bir başlangıç, mecbur olduğumuz en beyaz sayfaya, Tarihin kanla yazıldığı, bedenlerin parayla tartıldığı, çocukların ağladığı, anaları ağlatanların hiç pişman olmadığı coğrafyadan, 21. asrın karanlık ve kokuşmuş batağından, Bir el yükselsin göğe, avuçlarında derlenmiş renkler, temiz, parlak ve güzel kokusuyla, Bir el yükselsin karanlığın içinden ve boğsun tüm karanlığı, Dünyayı kurtaracak el… ... Ruhsuz bedenlere yapışan kir, Temizlenmedi yıllardır, Her yerlere dağıldı. Renk bulamacına döndü evren, Koyu renklerin gölgelerinde kaldı yeşiller. Beyaz kefenlerde kırmızı nakış. Ne zaman son bulacak bu kırım, Ne zaman bitecek, Zenginin çiğnediği bedendeki ıstıraba, Ne zaman biri “yeter” diyecek. ... Bölüklere bölünmüş insanlığın garip hikâyesiydi, herkes renklere şekillere ayrılmış, ayrıştırılmıştı. Umutlara çizilen sınırlar içerisinde mutsuz, duyulmayan yakarışların hapsinde uykusuz ve korkak ürperişlerde yalnız yaşıyorduk. Her şeyi bölmüştük çizgilerle ama dünyayı elma dilimlerine ayıramadık. Yazık ki hepimiz aynı yer kürede yaşıyorduk, sürgün edecek bir gezegen bulsalardı oraya da sürerlerdi ama güçleri buna yetmedi şimdilik. O günler de gelir. ... Şeytanın orduları her yerde, Merhametini yitirdi insanlık, Canın, kanın kıymeti kalmadı, Savaşmak tek çözüm oldu çözümsüzlük yalanında. Kan lekeleri kapattı tüm ayıpları. Öyle ki duvarlardan temizlense yüreklerden temizlenmeyecek bir daha, Çocuk cesetlerinde ağlayan analar, Ana göğsünde kırmızı kan, Semaya yükselen bahar kokuları değildi, Barut kokusuydu barut. Siz sıcak yataklarınızda mışıl mışıl uyurken, İnsanlık bir yerlerde kan ağlıyordu, Irak ta kan ağlıyordu insanlık, Hiroşima da kan ağlıyordu insanlık, Vietnam da kan ağlıyordu insanlık, Filistin de kan ağlıyordu insanlık, Orta Asya da kan ağlıyordu insanlık, Polonya da kan ağlıyordu insanlık, Karanlıkta kalmış her köşede kan ağlıyordu insanlık. Savaşın ne milleti vardı, ne dini, ne de imanı. Kim “dur” dedi, kim “yeter” dedi, kim “yapma” dedi. Hiç kimse! Bir gün sıra bize de gelecek. Dökülen kana göz yummamızın bedelini ödeyeceğiz biz de. Bu düzene lanet olsun. Kardeşi kardeşe kırdıranlara lanet olsun. Nifak tohumu ekip kan biçenlere lanet olsun. Para için insanlığı satanlara lanet olsun. Aşağılık üstünlere, zalim idarecilere lanet olsun. Şeytana kulluk edenlere lanet olsun. Z.T. |
Sevgi ve saygılarımla...