kasis
şairdi… bitmeyen bir yaşı vardı tuttuğu, akmıyordu şair olmak bir ayrıcalıktı onun coğrafyasında ve her toprak parçasında başka anlamı vardı şair olmanın kendi halinde yazıp düşünürken fark ettim onu büyüsündeki girdaba ansızın kapıldığımda kanıksadığım bir lütuftu ve ben kayıp bir su damlasıydım onun deryasında biten yanılsamaların icabına bakarken bedenim sapa sağlam dikiliyordu önce tarih tekerrür ediyordu yine günüme nitekim emanete ihanet etmeyen duygular esarete mahkumken kendi karmaşasında karşıma çıkan ilk kasiste heder oldum! şairdi… elleri nikotin ve şiir kokuyordu sözleri ahenkle dans ediyordu gözleri hep hüzünlü bakıyordu bense acizdim onun gölgesinde bir nebze soluklanmakken gayem bir şiirde kaybettim onu yaralıydı, yaralıydım açık denizler beni boğuyordu gözlerim onu arıyordu koylarda hırpalarken ruhunu buldum onu, soluğunu duydum gitmek istiyordu olmayan bir ülkenin olmayan bir şehrine olmayacak hayallerle koşmak istiyordu şairdi… bir barut gibiydi, patlasa şiir doluyordu gözleri mayın kokuyordu elleri çığlık çğlık şiir en çok gözlerini mıhlıyordu sustuğunda kelimeleri dövüyordu konuştuğunda şairdi, düşünüyordu, yazıyordu, okuyordu dinliyordum, mütebessim.... şairdi, siyah bir gecenin, beyaz dizelerine heba ederken aklını ben sığlığımdan utanıyordum, o yitirdiklerine ağlıyordu.. şairdi, kimsesizdi şairdi, öksüz çocukları vardı şiir şiir şairdi, bembeyaz dağ kardeleniydi çok yol bırakmıştı ardında, az daha gidecekti kasiste yitirdiğinden beri düşlerini kimliğinden yoksundu gerçeği ama şairdi, şiir büyütüyordu elleri ve şiir gülümsüyordu gözleri… şairdi.. yaşam iksiriydi... şiir gibiydi.. fulya/mart2011 |