Lebbeyk diyerekten girdim Mekke’ye...
Rahmet kapısında düşmem şüpheye,
Eyvallah etmeden ağaya beye,
Günah defterini sildim de geldim.

Hacer-ül esved-i istilam ettim,
Kâbe de dönerek makama gittim,
Yedi kat göklerden sesler işittim,
Hüzünden kurtulup güldüm de geldim.

Duvarları siyah örtüsü siyah...
Uzun yoldan gelmiş binlerce seyyah,
Nerde olduğunu bilmeyene vah...
Aşkın ateşinde soldum da geldim.

Safâ ile merve nişane olmuş...
Affını umanlar buraya dolmuş,
Yalvara yakara sararıp solmuş,
Ham bir meyve idim oldumda geldim.

Halka halka olmuş saflar bağlanmış,
Adavet firarda barış sağlanmış,
Yürek pârelenmiş gözler buğlanmış,
Boş bir desti idim doldum da geldim.

Rükn-ü Yemâniyi öpüp kokladım,
Settâr ismi ile günah sakladım,
Şeytanı çatlattım düşman hakladım,
Mekke’de huzuru buldum da geldim.

Mizâbın altında duaya durdum.
Hicr-i İsmail’de hayaller kurdum.
İblisi taşlayıp hem yere vurdum,
Düşman kafasını kırdım da geldim.

Arafat’a çıktım rahmet dağına...
Düşürme YÂ RÂBBİ düşman ağına...
Huzurla girelim cennet bağına,
Meş’ar-i Harâm da durdum da geldim.

Örümcek ağ kurmuş mağarasına,
Kuşlar yuva yapmış dağ arasına...
Tükrüğü şifadır dost yarasına,
Devâyı Sevir’de buldum da geldim.

Hira Nur dağından Kâbe’ye baktım.
Semâya yünelip bir selam çaktım,
Rükûya eğildim kıyama kalktım...
Namazı ALÂK’la kıldım da geldim.

Akabe’de biat ettim söz verdim...
Rıdvan biatına girdim öz verdim...
Adım adım ayak verdim diz verdim...
Hisseme düşeni aldım da geldim.

Makam-ı İbrahim ardında çöktüm,
Ellerimi açtım boynumu büktüm,
Günah kirlerimi orada döktüm,
Mağfiret kapısın çaldım da geldim.

Bu ziyaret son olmasın diyerek...
Kuşağı bağlayıp ihram giyerek...
Zemzem içip hurmasını yiyerek...
Beytinde misafir kaldım da geldim.

Hem selam götürdüm hemde getirdim.
Azığım az idi ama yetirdim...
Arzettim halimi sözü bitirdim...
Azatlık berâtı aldım da geldim.


Şehri Karakaya ( 13 Mart 2011 Mekke )