ÖLMEDEN ÖLÜMCanlı bir tabuttur, şu benim postum, Yaşam sevincimiz, oradan gelir. Ecelle arkadaş, ölümle dostum, Azrail’in sesi, buradan gelir. Ayrılmaz dostumdur, yanımda durur, Canlanıp dirilsem, kalbimden vurur, Karanlık dünyama, o nurlu sürur, İçimdeki yanan çıradan gelir. Varlığım mezar mı, ya da beden mi? Ölmüşlük halime, evlik eden mi? Mademki ölüyüm, sözler neden mi? İki cihan denen aradan gelir. Ölmeden ölene kim ne yapacak? Beden mezarını kimler açacak? İçinde ne var ki alıp kaçacak? Kefenim ak değil, karadan gelir. Şu gelip geçici, muvakkat dünya, Bir gölge, bir hayal, bir serap güya, Uyanınca elbet biter bu rüya, Haberin kaynağı Hıra’dan gelir. Makam, mevki, şöhret, mal mülk saltanat, Bize ölümlüler olmaz kol kanat, Varlığını inkâr etmeyiz fakat Her fani şey gibi sıradan gelir. Aşkın ateşiyle insan pişerse, Kavrulup yanarak, küle geçerse, Bir damla deryaya nerde düşerse, Enel-Hak narası oradan gelir. Gönlümüz deryadır, kanımız nehir, İçinde boğulur münkirle nekir, Zehir’in içinde saklı panzehir, Yaralıya deva yaradan gelir, 07.03.2011…Mustafa YARALI |