Şems'in kuş tüyü ışıkları pencerene girerken açmayı gebe kalan gelincikdim benhiç kimseyi senin yerine koymadım kalemim senin adın kadar yer tutmadı kağıtlarıma hiçbir mavi senin kadar yakışmadı alın yazgıma.. ama başaramadık sevdayı yaşatmadık hicrana alıntı bir aşktı bizimkisi....... ben; seninle hiçbir zaman ayrı cümlelerin içinde bile düşünmezken hicran; acılarını sırtlamış satırlarımın yüklemi olabilmişti sen ise cümlelerimin gizli öznesi olamazdın. unutma cancağızım vuslata prangalı iki yüreğiz seninle ayak uçlarındaki karlara aldırma sakın vefalı! Şems’in kuş tüyü ışıkları pencerene girerken açmayı gebe kalan gelincikdim ben özlemin yüreğime örülü hasret duvarlarını göremedin mi yoksa? belki de görmek istemedin cancağızım? o an esir düştüm hicranın karanlık şövalyelerine ansızlığa kapılan düşten ibarettim ben yuvarlandım dipsiz yâr’lara. yalnızlık esir almışken kaldırımlarıma sana ait ne varsa topla ve git o zaman cancağızım bekletme ” seni” bekleyenleri… bekletme sonsuzluğa gömecek yetim güvercinlerimi… her harfine yüreğime kazıdım adını Nazi mangalarının esaretiyle dudaklarımdan al ve git artık adresimin çıkmaz sokaklarda olduğunu unut gözlerim; pencerenin pervazındaki Kız Kulesine seyre dalarken git ki son bir kez adınla başlayıp bitiremediğim kalemimin infazı çabuklaşsın.......................... hadi git cancağızım.................. ölüm kadar soğuk yüzünü gösterip de git artık yalnız bırak beni şefkatli bir ana kollarıyla sarılacaktır nasıl olsa İstanbul’um durma kırmızılığımda git sadece cancağızım bırak yaşam döngüm rengarenk anılar yerine Azrail’in soğuk nefesini Marmara’ma versin bırak bedenimi ölümün sütbeyaz kanatlarını içene atılsın soğuk; ellerinin gezindiği kücük avuç içlerime dolsun. gece karası gözlerin sonsuzluğum olsun cancağızım.................. gordion 03/03/2011 |