AsrısaadetSürükledi ardından, Resulün ayak izi, Ulaştığım yerdeki; Karani’dir Karani. Birazcık araladım, gizem içinde gizi, Sırdaşlıkta gördüğüm, Yemani’dir yemani. Kutsal Hıra dağından âleme gün doğunca, Karanlığı, zulmeti, Vahi nuru boğunca, Hak gelince batılı, can yurdundan kovunca, Muhammed’e uymayan haramidir harami. Cebrail’in diliyle, gelince kutlu haber, Kendini “oku” dendi, âlemlerle beraber, Bu nükteyi anla da, gir gönlüne cila ver, O aynada sır olsun, Yaratanın Celali. Bildirmese o sultan, kiminle bilecektik? Kalplerdeki pasları, ne ile silecektik? Biz bu gün o Ahmed’i nereden görecektik? Ki Muhammed yüzünden, zahirdir Hak Cemali. Kulluktan habersiziz, o kulluğa seçmişte, Şu anda hazır olan, aranır mı geçmişte? Bilenler pişip yanmış, hamlık çiğlik bitmişte, Küllerinden doğan şems, kemalidir kemali. Sıddık’taki sadakat, Ömer’deki adalet, Osman’daki edeple, Ali’deki asalet, Bu vasıf kimde varsa, ona asrısaadet, Halleriyle hâllenen, Selami’dir Selami. Meratibi silsile, hep böyle dolaşıyor, Can özünden kaynayıp, dillere ulaşıyor, Duyup rivayet eden, sözlere bulaşıyor, Diyorlar ki onlara “kelamidir kelami”. Can evinden yaralı, üçler kırklar yediler, Gök kubbenin altında, perdelenmiş veliler, Sabigûnlar, mukarrebler, Peygamberler Nebiler, Ehli takva süleha, Melami’dir Melami. 26.02.2011…Mustafa YARALI |
selamlar ve saygılar