Yokluk cehennemi
---------------------Madolyanın arka yüzü.
Tahsilim fazla değil, yalnız meslek okulu, Benim tek üniversitem, yalnız hayat okulu. Oldukça cesaretli, otuz yaşında vardım, İyi bir işletmeci, iyi bir sanatkârdım. Müteşebbis ruhum var, biraz aklı evvelim, Yeniliğe açığım, tasarımı severim. Dokuz yüz yetmiş yedi, yılının mart ayında, Devletten üç ihale, aldım normal tavında. Alt yüz bin dolarlık, bu işlerin tamamı. Bir an ziyan etmeden, kullanırdık zamanı. Yüz kişi çalışan var, şenlenmez mi iş yeri, Hepsi heyecan dolu, kıpır kıpır içleri. Hükümet Milli cephe, Çoban Sülü başbakan, O günlerde basmıştı, bu ülkeyi hafakan. Yetmiş sente muhtacız feryatları yükseldi, Ardından beş Haziran, erken seçimi geldi. Hemen ertesi günde, piyasalar canlandı, Yüzde üç yüz, yüzde bin, ham maddeler zamlandı. Üç kuruşken maliyet, beş on katına çıktı, O canım Devlet baba! Üstüme dünya yıktı. İşlerin bitimine, dokuz aylık zaman var, Ne kimseden anlayış, ne zerrece aman var. O günler gelip geçti, işimizi bitirdik, Kuralları kusursuz, hep yerine getirdik. Bir buçuk milyon dolar, sıfırın altındayız, Cehennemi hayatın, en alçak katındayız. Bunca sürpriz borçlar, illaki ödenecek, Alacaklılar haklı, sözüm yok ki denecek. Devletin oyunları, bununla da bitmedi, Onlarında işleri doğru dürüst gitmedi. Arkasından yirmi dört, ocak kararı geldi, Beş nisan doksan dörtte, gemimi tümden deldi. Acımadan her aya! uygun görünce caiz, Devlet alacağına, yüzde yirmilik faiz, Nihayet iki bin bir, gemim sulara battı, Zebani iktidarlar, cehennemi yaşattı. Bunca zaman içinde, baştan sona gayrettik, Sokaktan insan aldık, aş verip iş öğrettik, Bunların içlerinden, onlarca patron çıktı, Yurt dışına açılıp, nice sınırlar yıktı. Bütün kârım bu oldu, övüncüm onlarladır, Elli binide aşıp, çalışan insanlarladır. Ömrümden otuz beş yıl, borç ödemekle geçti, Allah’la ben bilirim, geçti ya nasıl geçti? Saydığım, çektiğimin, binde biri olamaz, Yaşayan iyi bilir, yaşamayan anlamaz. Deryaları aştım da, dereler beni boğar, Gecem yine cehennem, güneş karanlık doğar. Kırk sekiz yıl çalıştım, emeğim borca gitti, Ne gün yüzü gösterdi, nede çilesi bitti. Allah’ıma şükür ki, itibar sarsılmadı, Onurumla iş yaptım, lakin gücüm kalmadı. Şartları zorlayarak, elanda uğraştayım, Kendim ile barışık, mihnetle savaştayım. Yokluk başıma bela, fakirlik iftiharım, Sefalet ömre ziyan, şikâyet intiharım. İsyanım yoktur hâşâ, aklımdan bile geçmez, Şükretsem de halime, şükrüm şükür’e yetmez. İnşallah aldanmayız, yokluk küfre götürmez, Aç kurt gibi kemirip, imanımı bitirmez. Anlamasam bilmesem, elbet bunda hikmet var, Bana ziyan görünen, belki de en kutsal kâr. İçimizde; kötülük zerre kadar barınmaz, Her nedense dışımız, muhannetten arınmaz. Hani muhannet için “ölümden çetin” derler, Yemin etsem yeridir, doğrusunu söylerler. Taşıyamam bu yükü, ağır gelir yaşıma, Şu kocaman dünyayı dar ediyor başıma. Dizlerim çekmez oldu, gün günü tekliyorum, Çaresizlik içinde, mucize bekliyorum. Evdeki doğru hesap, pazarda yanlış çıktı, Kiminle paylaştımsa, her suçu bana yıktı. Bu kadar mücrim mi’yim, haklı yanım olmaz mı? Delik cebim yamansa, üçle beşle dolmaz mı? Ben parayı sevmedim, oda beni sevmedi, Her zaman uzak durdu, bir kez boyun eğmedi. İdamlık mahkûm gibi, bir ferman var koynumda, Ben sehpanın üstünde, yağlı urgan boynumda. Günden güne artıyor, cellâtların sayısı, Hepside birbirinin, ya emmi ya dayısı. Ne sehpayı çekerler, nede azat ederler, Para kokusu var mı? Diye gelip giderler. Lafın bini bir para, yorulunca susarlar, İçindeki öfkeyi, parmak verip kusarlar. Ey keremi bol Rabbim, hesapsız hazinen var, Sana zarar mı verdim, bana elin neden dar? Sıkıntımı gidersen, sahi neyin eksilir? Sen bilirsin derdimi, senden başka kim bilir? Kalbim durdu duracak, içime kan damladı, Sana dua edecek, gücüm bile kalmadı. Gerçi ki her halimi, demesem de bilirsin, Zatın murat edince, istemeden verirsin. Allah’ım dertlerimi, kimlere arz edeyim? Başka kapın var ise, söyle ona gideyim. Bu gedayı kapından, elini boş çevirme, Aşkından öldürsen de, muhannetle devirme. Gazabınla kahredip, çevirmeden şaşkına, Lütfüne mazhar eyle, Hak Muhammed aşkına. İmanımdan şüphem yok, diyemem ki yemin et, Umduklarıma nail, korktuğumdan emin et. Her kim görürse bizi, tuzu kuru sanıyor, Bildiğini zan eden bile yanlış tanıyor. Kimi ilgilendirir? benim hayat hikâyem, Gençlere ibret olsun, yazmaktaki tek gayem. İlahi adaletin, kuralların gereği, Mihnet ile hoş değil, yaralının yüreği. 18.01.2011…Mustafa YARALI |