GURBETE GELDİĞİM GÜN ÖZLEDİM
Ben seni gurbet ele geldiğim gün özledim,
İçimdeki hasretin kor olup alevlendi. Turna katarlarıyla sana selam gönderdim, O gurbet ki beni de içine alıverdi. Kaldırımlar uzayıp gidiyor hep önümde, Havası, suyu başka boğuyor bedenimi, Köyümde uçurtmalar uçuyor gözlerimde, Uzunsam, bir yabancı tutuyor ellerimi. Geceler sanki ölüm, geceler ki bir katil, - Ardına bakmadan git, diyor. Üç-beş serseri, Hepsi bir gulyabani, sanki hepsi bir Kabil, Bedeni sanki bir dev, kan kokuyor gözleri. Işıklar kahkahayla gülüyor suratıma, Evlerden hep çığlıklar, düşüyor sokaklara, Nedense özlediğim gelince hatırıma, Benziyorum ansızın ağlayan çocuklara. Evler ki sefer tastı, üst üstüne dizili, Kar altında kerpiç dam ısıtıyor ruhumu, Burda hayat bir garip, sanki dostluk fuzuli, Sarhoşun naraları, bölüyor hep uykumu. Burda her şey bir garip, Ay garip, Yıldız garip, Rengini unuttum ben kışın yağan karların, Bir tek rüzgar çalışıyor her gün kapımı, gelip, Be hey yabancı artık buradan toparlanın. Gideceğim elbette, geldiğim gibi bende, Heyhat yalnız kalacak, sokaklar yine bensiz, Bende onulmaz yara bırakırken bu belde, Yüreğim avucum da gideceğim kimsesiz. Birecik, 23 Kasım 1998 Yüksel Erentürk Yılmaz |
anlam ve anlatımı,
şiirsel tekniği ve kurgusu,
özenli çalışılmasıyla muhteşem bir şiirdi.
severek ve haz la okudum...KUTLUYORUM...HŞT