Sokul Issız Gecenin Koynuna
Sokul gecenin ıssız kovuklarına
Yık yüzündeki utanç duvarlarını Tutarsız sevdanın çarmıhına çekil Şizofreni sevdalar işle dimağına Haykır sonsuz karanlığın içine Odaların kuytu köşelerini yak alevinle Gözünden süzülen gözyaşlarını parçala Doldur kadehlere, bırak ahşap masanın üzerine Tozunu silme, yakma ışığı, kalsın öylece Dokunma kirli çarşaflara, değiştirme yastık yüzlerini Kaldır başını bak odanın tavanına Hala adın kanımla yazılı oralarda Susuzluktan çiçeklerin kuruduğu vazolara bak Yüreğimde nice sevdalar biriktirdim, boşalttım onlara Kan kustum güllere, takılıp kaldım dikenlerine Kapı gıcırtılarına aldırma Menteşelerde tenim gibi paslı Tozlu raflardaki kitaplarıma dokunma Hatıralarım saklı, sayfaları açıp da okuma Bastığın küf tutmuş ahşaplar acıtıyor canımı Üzerinde gezinip de, yüreğimi kanatma Yaralarımın üzerine tuz koydum Gecelere yansıyan sevdamı, göğsünün üzerinde parçala Dağıt gökyüzüne Kırılmış camlardan dışarıya bir bak Seyret sokak ışıklarını Gece kelebeklerin uçtuğu aydınlıklarda Yarasalar asılı Simdi pencerelerin önüne güvercinler konmuyor Kumrular sevişmiyor ağaçlarda Serçeler de gelmiyor kapının önüne Her kar yağışında çatı akıyor yatak üzerine Kırık camlara dokunma Kanatır ellerini akıtır yüreğime Trenler gardan acı bir sirenle kalkar ardı sıra Kara bir duman bırakır yol, alanlara Dönülmez bir yolculuk başlar yüreklerde Hala sirenler çalar kulağımda Ve hala duvarlarım is kokar Daya şimdi sırtını duvara Otur bir köşeye ve sessizce dinle Kulağına fısıldar taş plaklarda Safiye Ayla Belki bir piyano sesi gelir kulağına Dinle ve ağla, dökme gözyaşlarını yere Sığın zindan gecenin koynuna Yık utanç duvarlarını dön geldiğin yere Yıktığın hanenin duvarlarına bir bak Kirlenmiş çarşaflarıyla yaşıyor göğsümün üstünde Paramparça, parça, parça sere serpe |