Kim Sevse Beni Kalmaz Giderbendim diyorum size geceyi cak cuk öpen yaprakları usullacık uyutup çiçekleri gömen ve bendim sevgilimi alçakça Eylül’de terk eden -sakın sevgilimin kirpiklerine çok yaklaşmayın nah böyle boyum kadar dizi dizi palmiyeler- kendinden kuşkulanan kişi de bendim bezgindim kendi gölgemi takip etmekten ara sıra gencecik vişneler öldürüyordum ağzımda çat çut kırıyordum ellerimi ayaklarımı bir kırlangıç görsem şap diye öpüyordum yardığım yaşlı şeftalilerin çığlıklarıyla sağırdım tanımadığım arkadaşlarım vardı rüyalarıma giren hiç tanımadığım kadınlar hatta bir de oğlum durmadan halay çekiyordum poturlu adamlarla her uyanışımda bir sanrının pat ortasındaydım bendim diyorum size çocukluğundan nefret eden ve gençliğimden ve sevdiğimden ve geçmişimden sonra çipil gözlerimden hatta çeldirici dudaklarımdan gökyüzünden de nefret etmiştim bir zamanlar Allah şahit, gökte ne varsa onlar da benden sıkıldıkça yüzümü cart diye yırtıp değiştiriyorum şak diye bir sirto çekiyorum saçma ve apansız aklımda çıplak bakirelerin dolandığı verandalar aklımda limon çiçekleri ve güneş basmış bir avlu iki yonca yaprağı bir de papatya ektim yastığıma Osmanlı’dan kalma umarsız bir sızıyla yaşıyorum durup durup esmer kuğuları öpüyorum boynundan bir karanfil görsem bıçak savuruyorum duruşuna akşamı boğuyorum ellerimle, dolunayı asıyorum yetmiyor kalkıp tanyerini bıçaklıyorum sabahları sonra kalkıp diyecekler ki kendi gölgesinden nefret sonra kalkıp diyecekler ki kendine ayak sürüyendir o biliyorum kim sevse beni kalmaz gider |
Öpülmüş gecenin boynu bükük çiçekleri, bir mızrak gibi saplandı yüreğine, eylül ihanetinde...
Oyy şairim oyyy...
Allah şahit ya...
"sıkıldıkça yüzümü cart diye yırtıp değiştiriyorum"
sayende...