Hayat‘’bir sesten ibaret kaldım, duy beni’’ Kavrayamadığımız bir harf ile başlar bazen; ömrümüzün hikayesi Sabır umudun annesidir, şefkatle sarılan, çıkarsız/beklentisiz Varını/yoğunu ortaya koyduğun bir devşirme anıdır hayat Ölünün ardından taziye, hastaya geçmiş olsun, dostlara iade-i ziyaret Lisanını bilmediğin topraklarda arsızca gezinmektir İltifatların üçüncü boyutunda, içre bir gülümsemedir Ressam; tuvalin içinde kaybolur, renklerin azizliği kifayetsiz Şair; aklını sözlere hibe eder, kafiye hacetten mütebessim Güneş doğudan batar ve batıdan doğar hücrelerime Kesip biçtiğim yorgun ömürlere haraç diye ışığımı feda ederim Çirkefleşen yüzlerin, ayaklarını alıştırmak için efendiliğe Bileklerimi keserim düşümde, neşeyle baktığım aynanın kırıkları ile Rastgele oynanan rus ruletinde ‘hunharca’ katledilir aşk Kaza değildir ölüm, gerçek kurşunlarla gömülürken kalp Bölük pörçük duygularla anlatılmaya çalışılır yetim duygular Di’li geçmiş zamanlar da dili acıyla tutuşturup yak(ala)mak (Ne kadar hazin ve ki; kime ne faydası var geçmişin?) Gözyaşlarıyla g/özlenen yollar da hisse senedim Şimdi ucube bir izdüşüm /parıldayan/ bıraktığım boşluk Ördüğümüz kördüğüm sahipsizliğimiz ve sığındığımız yürekler İştahla sarmalarken terkedilmişliğimizi, cömertti sevgiler (Nasıl da çocuk ve nasıl da aç bırakılmış şefkate!) Biz ki, aldırmadığımız aldanışlar da tükenmedik mi en çok En çok sancı doğurmadık mı, en gerçek halimizle Kusursuz, kasvet yüklü bulutlar da yağmur alametleri kanaatkar/istekli Tahinli çöreğin sıcaklığı/katmeri günün en güzel gülümsemesi Bu kez de provasız yaşanır hayat, feleğin çarkına çomak sokmak için Bir kadavra kadar hissizleşir, pervasız hayata akarken -damarların akıbeti- ‘Unut’ der; sanki elindeymiş gibi ‘üzerinden at bu yükü, hafifle!’ İnciler dizer bir dost, yüreğinden damıtıp teselliyi, hüznüme katmak için Yüreğinden, tam da kalbinden öpmek isterken hayatı Azı karar/çoğu zarar/göz kararı en iyi ayar, hayat için… fulya/aralık2010 *Bir akşam oturup, delirmekten, yapamadıklarımızdan, limon ağacından, araplardan, orta doğudan, lezzetli sucuklardan, konudan konuya sıçrarken muhabbetimiz, beni kahkahalar dolusu gülümsettikleri için müteşekkirim... sevgili diğer yarılarıma... |
Hayat aynı harfleri inceltebilmekmiydi mecazi anlamda, aynı harfi farklı kelimelerin içine koyduğumuz zaman amahreç değişir, ve yeni bir anlam mı yüklenirdi?
Dönüp dolaşıp ilk şiirlerinizin birine gidesim geliyor, aynı ağızdan,aynı yürekten çıktığı için yazılanlar, gitmemem için bir sebep olmadığı kanısına varıyorum. Aynı iki insan olamıyor değilmi. Rabbim tanınabilmemiz için okadar farklılıklarla bezemişki bizi. En bariz örneği parmak izlerimiz, dna mız, inanırmısınız kokumuz bile belkide. Siz koku filmini izledinizm mi?
O geldi aklıma şimdi neyse...
O kavrayamadığımız harf dediniz ya Harflikten çkıp İnsan suretine büründü şimdide. Onun gibi bir yığın insan var zannederken, yada herkesi aynı zannederken, benim kelimemlerimin içine girince manasını nasıl değiştirmişti dedirtti bana.
Öyle ya, senelerdi herkes onu aynı O olarak bilirken, bende mana buldu, kimsenin bakıpta anlam veremediği gözleri. Yada beni düşünün insan suretine giren harfin yerine , yada kendinizi koyun , birden nasıl değiştiniz sizi görmek iteyenin gözünde.
"Kavrayamadığımız bir harf ile başlar bazen; ömrümüzün hikayesi" derken hikayeyi bitirememek korkusu alır buz kesilmiş ellerimi. Ama yürek alışkın , o bu harfi nerde kullanması gerktiğini biliyor, gözler,en çok mu seviliyor ne?
kocamaaaaaaaan eserinizden çooooooooook anlamlar çıkartmak mümkün. Ama sadece iki satırcık ile yetineceğim ban ayrılan bölümde. Birincisini zaten bitirdim yukarıdaki satırlarımda. bu yazdıklarım ize tamamen katıldığımdı. Hoş bunlarımı anlatmak istediniz orasıda muamma. Ben aynı anladığımızı var sayıyor ve aaynı düşüncelerde olduğumu bilmenizi istiyorum
DEdim ya okadar çokki yazılması gereken.
BEn yazılana hasta olurum, beni alemden aleme aktarması çok hoşuma gider , yazarken ne yazacağımı bilmeden başlar, yazdıklarımı okudukça kelimelerin ardı arkası kesilmez..
"Ressam; tuvalin içinde kaybolur, renklerin azizliği kifayetsiz" demişsiniz ya hani. İşte buna katılmam.Katılamam. REssam derken kimi kast ettiğinizi bilemediğimden belki, ama olsun katılamam vesselam.
bir ebruli ise baktığım, Şunu eksik yansıtmış diyemem, bir gelincikse eğer bir yaprağı olmayan, bir nedeninnin olduğunu bilirim,monalisayı anlayamam gider durur, imitasyonlar tamamiye ayrıdır.
Ama ressam deyince Aklıma mevlam gelir, hoş siz güzel ne derseniz benim aklıma hep o gelir inşallah, ben şiirlerinizde onu ararım ,siz kast etmesenizde ben görmeye çalışırım kelimelerin dahi ona çıkaran sırrını.
iki kelimenizi dedim ama, bir üçüncüsünüde ekleme mecburiyeti duydum. Bakın buda mevlamın hikmeti mesela "Güneş doğudan batar ve batıdan doğar " bu doğru yazmışsınız. böyle bir zaman gelecek. Doğudan batacak ve batıdan doğacak işte ozaman kurtulmak için edilen tevbeler hiç bir işe yaramayacak. Eğer sizin içinde bu olay gerçekleşmişse Sevdanızın kıyamet alameti başını almış gitmiştir haberiniz olsun.
bitiriyorum fulya..
Ressam derken mevlam geldi aklıma, ne güzel yaratmış onsekizbin alemi hoş ben birini gördüm zannederim, Halbuki gönlüne taht kurduğum rabbimin her kulu benim binlerce alemim içine gezebiliğim. Ve nekada güzel hatlarla çizmiş göstermek istediği her şeyi.
Çocuktunuz, hani top oynadığınız zamnalarda yahu, işte o gözle gördüğnüz zaman rengi pembe olan bir kız ayakkabısını, markasına bakmaya gerek kalmazdı ya hani.
Şİmdi burnumuz büyüde, elalemeyorum yapar hale geldik, ben yorum dedim de aklıma çok abarttığım geldi ahaddimi.
Ben haddimi abartınca yuh ne yaptın diyorum kendime. Çekinmeyin buyrun beraber diyeli. yuuh be..
akşam akşam iyi geldiniz. hoş geldiniz vesselam