Ten Kahvesi’Dokunma bana, çıldırırsın! aşkın celladına besteler sıralıyorum fikrimde teninin kahvesini yudumlarken gözlerimde teni ki aklımı terketmeme sebep düşümde teni camdan bir okyanus terime karışan sevdalar birikir koynumda uyuturum ninniyle masal kıvamında aşklar uydururum sevgiliye aşktan dem vurup başlayınca sözlerine yana yakıla kaçamam da, dolanırım gözlerine yakındım, uzattığı eli tutamayacak kadar yakındım, uzaklığına kahrolacak kadar hadi alsın şimdi geçip giden sevgimi, tutsun, yakalasın geç kaldığına hayıflansın, madem elin(d)e yalan (k)almış! iliklerine kadar yalan kokan aşkını parçalasın olmayan sevdasını defalarca assın yağlı urganla eline aşk bulaşmış, buram buram kokuyor o sevdayı ne sanmış, gözyaşı çıkmayan adam! abartmış, sesine türkü karışmış, haber salmış şiirler yazmış, saçmalamış, ruhu y/aklaşmamış sabahın altısında tenini içiyorum kahve niyetine midemi ağrıtıyor acı gibi kekremsi, tuhaf bir tat! ah adam, eh be adam, sen yavan bir yalansın giderken unuttuğun kadar aşkı, öyle umrumdasın şimdi kaldığın limana boyun eğle ve gelme gelme ki gücüm özgürlüğün imdadına saklansın gelme gözlerimde demlenirken teninin kahvesi aşkın celladı, bestelerimin talanı, senfonimin dramı yanaşma kirpiğime ve dokunma yüreğime! bana şiirler yazdıran adam, acımın mimarı! -gelme! gelme! gelme! gelme! gelme! gelme!- ömrümün eşkiyası, gelme/sen, gelme! fulya/aralık2010 |
Saygılarımla .