Ölüme Düşen CemreÜç çeyreği gösteriyor Tik tak sesiyle, zaman hırsızı İçi içine sığmayan arayış var serde Ya da kaybolma arzusu Yudum yudum demleniyor çay, dudaklarımda Üzerime gelen duvar Gözlerime pranga vurma telaşında Sis çökmüş bir fotoğraf, aşınmış yıllar Ne kadar da yabancı İki koluma girmiş, sık boğaz hatıralar Gamzesine gömülmüş ceset Ayyuka çıkmış, faili meçhul kahkahalar Usul usul iniyorum, toz toprağa karışmış merdivenlerden Karanlık koridorlara çıkıyor, zihnimin arka sokakları Derme çatma direklerin lambaları vuruyor, yüzümde loş isyanlar Üstü açık kalmış, kulunç tutan düşler Bekçi düdüğünde, ürpertiyle uyanan sırlar Çömez ayaklanmalardan düşüp tepe takla Kaldırım kıyılarında unutulan, mavi boyalı umutlar Yaklaştıkça uzaklaştığım kırık bir çerçeve Alıp atıyor beni oradan oraya, hoyratça Mevsimler geçiyor ömrümden Yıldırım hızıyla Her mevsim bir cemre düşürüyorum Düne, bugüne, yarına Kan kaybediyor yüreğime saplanan sevda Tut diyorum uykuya, tut gözlerimden Tut ki çırılçıplak bir uyanış olsun sabahım Koşarken toprak arzuyla kollarıma Sürgün versin yeniden başaklar Aşkla bereketlensin nevbaharım Devrim Tülay Aydın 20-12-2010 "YÜREĞİNİN GÜZELLİĞİ SESİNE YANSIYAN EYLÜLÜME SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMLE..." |