KERBELA
O derin tarihi taşı bu güne,
Eğer yiğit isen yaşa görelim. Sen körü körüne saplanma düne, Hele bir “eğri” de kaşa görelim. Bir lahza lüksünden vermezsin taviz, Sana göre ne var? Her yöntem caiz, Hüseyin orada vermedi taviz, Onun gibi kıy da başa görelim. Kem-küm edip durma bırak ta sözü, Birebir tadarak anla o özü, Cehennemi iç, avuçla közü, Ellerinle tut da, maşa görelim. Ey adam, bırak ta şöhreti şanı, Katline kast eden cellât’ı tanı, Baygınlık geçirme görmeden kanı, Sen erlik göster de paşa diyelim. Sana yan bakana hiddetlenirken, Galiz küfürlerle şiddetlenirken, Hüseyin’in tozu, yük yüklenirken, Sarılma da bir kez, taşa görelim. Düşmanlar sarmadan dört bir yanını, Korku kuşatmadan tatlı canını, Allah’a adayıp kızıl kanını, Bütün benliğini boşa görelim. Kerbela’yı kendi nefsinde ara, Açar mı açmaz mı? Görelim yara, O an belli olur, ak ile kara. Nasıl bürünürsün yasa görelim, İnsanın bütünü muharrem onu, Hüseyin doğumu, yezidin sonu, Yaralı gönlümde bu derin konu, Diyorsan; zatımda “hâşâ” görelim. 16.12.2010…Mustafa YARALI |