ANKARA'DA İKİ MEVSİMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiirime sağladıkları güzel resim desteği için Sayın Sevgi K.Hanımefendi’ye (merakiyidir)kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Önce sert rüzgârlar esti. Yapraklar çınarlara, Kestaneler atlarına küstü. İndiler aşağı birer ikişer. Kiminin kabuğu dikenli, kiminin patlak. Baktılar! Öbür yapraklar da atladılar. Ağaçlar kaldı çırılçıplak… Geçti yaz... Sonbahar nazlandı, Kaldırımdan kaldırıma Sürüklendi biraz. Çöpçüler çok kızdılar. Sonbaharı süpürüp bidonlara koydular. Kimse görmesin diye. Gece Mamak’a götürdüler Ben gördüm, bilirim. Orda birileri bir sağa, bir sola bakar, Kibrit çakıp sonbaharı yakar. Kesin yaktılar… Hem kel hem fodul kaldı Kumrular. Ve bugün Ankara Bensiz seninle yaşadığı günlerden birini, Sensiz benimle yaşadı. Lapa lapa kar yağdı. Çatılar duvak, yerler gelinlik giydi. Kartopu oynadık, kardan adam yaptık. Akşam, Bartın kestanesi soyduk… Sabah sığırcıklar serçeler Daldan dala uçtular ama nafile, Karlar altında kaldı bütün nevale… Penceremizdeki karı oyduk İçine bayat pilav koyduk… Gözükmüyor sisli dağları Ankara’ nın. Mektuplarında yazdığın güzelliği kalmadı, İlkbaharın, yazın… Ve ben o ilkbaharı, O yazı hiç görmedim… Ve şimdi soğuk… Çok üşüyorum canım… Fodul:Hem kel hem fodul Yani keli var bir de herkesin kelini görecek kadar boyu kısa olan kişi.. |
Samimi olunca dizeler daha bir seviyor okur şiirleri, işte ben de o severlerdenim.
Kaldı ki toyum henüz, peşini bırakmam.
Hürmetle öptüm ellerinden.