GÖK-YÜZÜN...
Gözlerinle başlamıştı her şey
ve saçların tutsak ülkemin uzayıp giden esaretini çiziyordu haritasız bir coğrafyada Bütün yollar gözlerinde kayboluyordu ve göğsünde ölmeye çıkıyordu çıktığım her yolculuk Malatya’ya kaysı çiçekleri yağıyordu biz Harput’u selamlayıp geçerken Maraş’ta katlediliyordu Sivas’ta kül olmuş gençliğimiz ve bizim de bir yangına verecek ismimiz oluyordu. "Gözlerin gök- yüzünde dolunay" beni de saçlarına sevdalı zifiri bir yangın say… Gözlerinde bitiyordu her şey ben gözlerimi çizdiğin durakta beklerken yokluğuna yazılmış bir şiir oluyordum zaman anlamıyordu dilimden ben zamansız ve amansız bir uğultuyu çizerken yüreğime… Lorili ezgiler gelip geçerken ömrümden ey yar, sen amansız bir aşkın Türkçe adı bense sana yakılan ağıdın Kürtçe’si oluyordum sen güneşi kıskandıran ay bense sana tapan ayçiçeği gibi yüzümü hep sana dönüyordum… Ey gün ortasında yağan düş yağmuru ey gözlerimin esaretine yazılmış ağıt yüzümü döndüğüm kybele ben saçlarına sevdalı zifiri yangın tarihim tarifim ve neyim varsa sendendir ya kapat gözlerini sustur dilimi ya da dilimdeki türküyü gözlerinle seslendir… |
nasıl kaçırmışım bu şiiri...
ama yakalamış olmanın sevinci var şimdi.
usta şiirlerle keyifli lezzetli bir gece bu.
"Bütün yollar gözlerinde kayboluyordu
ve
göğsünde ölmeye çıkıyordu
çıktığım her yolculuk "
ki...
hep,
bile bile,
yine de ölmeye uğurladık kendimizi.
saygılarımla.