Züleyha VZüleyha’nın Mirası Bozdu suskunluğunu yine cefakâr kalem Kabuklaşmış yaramı kaşıdıkça kaşıdı Dökülürken kâğıda gam çerağından sitem Mazimin gizemini bu günüme taşıdı Muhabbet şifresinin çözülürken sırları Hayat buldu yeniden yazgının satırları Kor dökünce özüme nazlı canın teması Tutuştu gözlerimde Züleyha’nın mirası Bozdu suskunluğunu yine cefakâr kalem Ah û zâr yudumladı meşk kadehinden elem. Talihime tan olan o ihtişamlı sevda Kapris bataklarında pervasızca sınandı Aşılmaz naz dağında mahsur kalınca sedâ Akıl ehlince halim mecnun diye kınandı Hasretin kucağında yeşerirken zevalim Bir hazan ikliminde solgun düştü visalim Meczupluk tezgâhında örülerek libası Giydirildi bahtıma Züleyha’nın mirası Talihime tan olan o ihtişamlı sevda Goncaya dönüşmeden bahara etti veda. Ayrılığa yürürken zamanın tiktakları Matemin deryasında yıktı bendini çığlık İnletti hıçkırıklar âsude şafakları Aydınlık yarınlara çöküverdi karanlık Döküldü birer birer fîgan yüklü yıldızlar Feryadımla irkildi hücresinde yalnızlar Kuşatınca hayatı hevesin ihtirası Bitimsiz ezâ sundu Züleyha’nın mirası Ayrılığa yürürken zamanın tiktakları Büründü karanlığı umudun sokakları. Cefâ sağanağında sırılsıklamken niyet Yüreğimdeki küller yanıp kora dönüştü Çaresizlik çölünde aşka susamış ülfet Hicran buseli yârin fermanıyla öpüştü Vuslatın kollarına taktı da kelepçeyi Mühürledi firakla ümitkâr dilekçeyi Muhabbet çeşmesinden dolduruyorken tası Dönüştü baldırana Züleyha’nın mirası Cefâ sağanağında sırılsıklamken niyet Geceler yerle yeksan, azaplarda ünsiyet. Sardı her bir yanımı karabasanlı kâbus Aşkımın mabedine baykuş gibi tünedi Ruhum kınalı kurban dil prangalı mahpus Maşukum ümidimi fütursuzca çiğnedi Emelin doludizgin dönüp durdu da çarkı Kalmadı benliğimin aciz gedâdan farkı Kanadı kırık kalbim yaşıyorken iflası Mahşer eyledi ömrü Züleyha’nın mirası Sardı her bir yanımı karabasanlı kâbus Tükendi ahde vefâ sürgün edildi namus. Bilsin ki cümle âlem içimde oldukça can Anısıyla avunup meçhule koşar oldum Düşlerim seraplarda sızlanırken kan revan Resmine yüz sürerek aşkıyla coşar oldum Adı ile inledim duyduğum her gazelde Suretini aradım gördüğüm her güzelde Heveskâr arzularım törpülerken ihlâsı Örseler inancımı Züleyha’nın mirası Bilsin ki cümle âlem içimde oldukça can Onsuzluk girdabında cana dar gelir cihan. Çözdü suskun dilini yine cefakâr kalem Kabuk tutmuş yaramı kaşıdıkça kaşıdı Döküldü de özüme yâr çerağından elem Küllenmiş hatıramı hayalime taşıdı Bir tutku kalesinin yıkılırken surları Oynadı deli gönül sevdada mecburları Sarmaladı dünyamı hüsranın kara yası Kem kader bergüzarı Züleyha’nın mirası Çözdü suskun dilini yine cefakâr kalem Geçerek kendisinden kahra yürüdü sitem. Menderes OYANIK 17.07.2010 |