Maral
I
damarlarında gezinen o esrik sancının acısında yenilgin bir melâlin pamuk ellerinin ateşinde tescilli gibi duruyor... bak... aşk’ta erdem,savaşta kılıç kadar keskinmiş hayat ne tuhaf yanılgılar doğuruyor değil mi maral işler hiç iyiye gitmiyor... direnmek gururun imanında kalkan duran dil yarasına benzemez ki... loş gölgelerde sakladığın gözleri kanlı bir nisa’nın suretinde bakıyorsun hâlâ ’kapıları zorlayan zebaniler besliyorum’ deme bana sakın... ki zembereği boşalmış bir saat gibi önüne kattığın her şeyi delik deşik ediyorsun... bir zamanlar yıldız yakalı duvaktan sivrilip ferayında yükselen bir kardelen gibi ayaza vurmuş yüzünde kırık tebessümlerle ağrılı türküler dökerdi tatlı dilin ve duaya kalkardı küçük ellerin... çitilediği sahte apoletlere... hatırlamaya çalış yemyeşil umutlarla süslenerek bedenin ısınacak sanarak lerzan düştün zifaf’a... nefsine başını çevirerek umursuzca teslim oldun belki de... arındığın çocukluğun taşlandı sonra da ilk ikiz damlaları yürütünce gözlerinden... ihaneti bilmem kaç defa savurdun tek kanatlı ahşap pencerenden... tutulmayan vaatlerin elleri belinde riyakâr ilan-ı aşkların soluğu erirdi yüzünde... ıtırlı bir kokunun ruhuna yayılışı kirpiğini hiç kendi haline bırakarak kapatmadı ömrüne rahiya bıraktığın bir çift pembe kısrağın dizgininde... II bilirim şimdi gıcırdatırsın dişlerini beni düşman belleyerek.. yollarıma beddualı barikatlar kuruyorsun inan ki iliklerime kadar hissediyorum.. aslında hükmünü sürdüğün egemen kudretinde isteyerek biatında direniyorum vakti zamanında senin de sabrettiğin gibi sabrediyorum.. istiyorum ki bazen de gerçeklere batır kalemini çolpan’a diktiğin bayrak düştü düşecek görüyorsun.. hoyratlığının kaç defa tersine lodoslanıp seni nasıl da kendi içine savurduğunu düşün eskittiğin kendini bile inadına ayakaltı ediyorsun.. gizlendikçe kendi kuytularına ortalıkta yokum sanıyorsun düşler devriyesinde kuşattım şehrini maral koşulsuz bir esirsin elimde şimdi.. biliyorsun Faruk Civelek |
şimdi gıcırdatırsın dişlerini
beni düşman belleyerek..
yollarıma beddualı barikatlar kuruyorsun
inan ki iliklerime kadar hissediyorum..
aslında hükmünü sürdüğün egemen kudretinde
isteyerek biatında direniyorum
vakti zamanında senin de sabrettiğin gibi
sabrediyorum..
istiyorum ki
bazen de gerçeklere batır kalemini
çolpan’a diktiğin bayrak düştü düşecek
görüyorsun..
hoyratlığının kaç defa tersine lodoslanıp
seni nasıl da kendi içine savurduğunu düşün
eskittiğin kendini bile
inadına ayakaltı ediyorsun..
gizlendikçe kendi kuytularına
ortalıkta yokum sanıyorsun
düşler devriyesinde kuşattım şehrini maral
koşulsuz bir esirsin elimde şimdi..
biliyorsun