... daüssılan !Zaman gece yarısı zifiri karanlık ! belki sis bulutları,rüzgar var ama seviyorum seni yaşama sebebim... Ne ihanetin var,nede isyanların en yakıcı fırtınalardan bile daha şiddetli oluyor Kuşların göç mevsimi yaklaşıyor ; yani ilk kez karşılaştığımız mevsim tüm güzelliğiyle geliyor... Zaman yalan senin yanında,pişman olan güzellikler şimdi kapında nöbet tutuyor.. ...! Farkın sevmediğim bir çok şeyi sevebilme ihtimalinden yola çıkarak tutsak ettirmen Belkide hiç kimsede olmayan tılsımın yokluğunda kaybolmasıdır Söyleyemediğim “seni seviyorum” artık gökkuşağı gibi rengarenk Hüzünlerim gün batımıyla sonsuzluğa yelken açtı, mutluluğum şimdi senin yüreğinle coşmakta... Bir tanem söylediğim sözlerden nede söylemediğim sözlerden nedamet duydum Doğuşlu olan her nesnede seni aradım ama nafile,sen gerçekten bir taneymişsin Beyhude geçen yıllarımın tek tesellisi olarak tekrar hayata döndürdün bu aciz adamı Her geçen gün yeni bir mutluluk bekler oldu kapımda ve beni tekrar aşkınla esir ettin bu hayata Sen benim deniz kenarımdın, Paranoyak gibi etrafında dolaştığımdın.. Anlatılmaya doymayan,gökteki meleklerin baş tacıydın... İçimdeki karakışı tüm güzelliğinle... sıcaklığınla eritendin Bazen yazdığım şiirlerdeki bitip tükenmeyen sözlerdin , sözlerimdin... Kısacası umudumdun ; hoşça kal diyemediğim göz bebeğimdin.. Suçluların bile hediye almaya hakları vardır ; çünkü kalp dediğin hatalıda olsa sevindirilmelidir . Şimdi sıra kimde, hangi suça hangi aşk hediye edilecek... Sen olmasaydın ne ben olurdum nede zamanın ruhu aşka bu kadar bağlı kalırdı. Gözlerim görmeseydi , ellerim dokunmasaydı , dudaklarım teninin sıcaklığını hissetmeseydi Ne ben , ben olurdum ; nede hayat bu kadar anlamlı , sürükleyici , güzel olurdu... Kayıp şehirde kaybedilmeyen tek nesne kaybedilen şehirdir. Kalan milyonlarca hatıradan tek unutulmayan hasret şimdi iki gözümde... Hayalim sendin şimdi daüssılan... Gecelerce kendimi düşündüm_düşüncelerim sıfıra denk geldi ve ben yenik düştüm bu aşkta Bir zamanlar ikimiz vardık,bize hediye edilen sevgiyle mutluyduk galiba aşıktık bu oyunda Kendimizi başka bedenlerde beklediğimiz pencerelerimiz vardı her şeye rağmen umutluyduk... Çıkmaz sokaklardayım ne işim var buralarda ; inanki hiç bilmiyorum ama bekliyorum her şeyimi... Sen olmayınca kalbimi varlığınla avuttum, Penceremden bulutlar hiç eksik olmadı,gözyaşı falan işte... Saklayamadım seni,sevmek_yokluğunda ölüm gibi Menekşeler çoktan beyazlamış, imdat çığlıkları aşkımızın isyandaki son filmi...ölüyoruz! Karlar altındaki bir aşkın hikayesi bu,beyazlığın siyahlığa terk edilmiş son hali... Değişen bir çok şeyden farklı yaşanan dünyevi romanlardan en heyecanlısı. Hasret ayazlarında yazılmış şiirlerden,içilen her viskiden birer tat var galiba.. Sana kalan benden tek hatıra hoşça kal gözbebeğim... Sebepsizce yaşanan ömrün son yarım saatinin yazılmış,yaşanmış yalnızlığıdır bu ızdırap. Büyüdükçe küçülen,dokunulmazlığı hale geçerli olan kimsesizliklerde kaybolan bir acıdır. Her gün akan milyonlarca yaşın,yaşlanmış ama saf hali belki gözlerimdeki rolleridir. Hüzünlerin eksik olmadığı,sahip olduğum her şeydeki çıldırma_şimdi yalnızlığımın tek dostu... Seni seven bir grinin beyazla süslenmiş haliyle biter bu aşk Sırra mahzar olup zamanın içindeki derdi bilinmeden kaybolur Sonsuzluğun hapsindeki esirlerin şarkıları gibi dudaklarda ezberlenir. Kader bu aşka el koymuşsa vardır bir bildiği Hoş geldin karların beyazlığı sıcaklığınla Camlara yazılmış buğulu aşkın boğulmuş tüm şirinliğine... emre onbey |
yazı tadında bir roman özeti gibi ve sürükleyici okurken ne bir kelime yersizliği ne de bi anlatım bozukluğuna denk geldim yani herşey birbirinin tammamlayıcısı
kısacası akıcı bir şiir okudum yüreğiniz koca koca sevgilerden hiç mahrum olmasın...
ve cennetinle cennette yaşa...
tebrikler...