ÜÇ HARFÜç harfli sunaklar yaptım, bir akşam vakti, bir şehre girdim adı bir çiçeğin adına benziyordu kokusu bir orospunun kokusuydu hiç tanımadığım bir kere olsun görmediğim bembeyaz çamaşırlarıyla. Güzel ellerini, güzel gözlerini dişiliklerini taşıyordu kadınlar telaşlarıyla, umdukları ve bulamadıklarıyla. Bir şehirdi üç harflerine zenci köleler ekliyordun kendine yenik bir Afrika’ya benziyordu uykusu “olmaz”lı insanlar “olmaz”lı aşklar ince bir beyit gibi uzanıyordu İzmir üstüne ve kadınlar güzel ellerini, güzelim gözlerini bir toka, bir kolye, bir çanta gibi taşıyorlardı. Bir şehirdi kısa öykülerin aklına gelmeyen buraya gelse gelse şiir gelirdi, Böyleyken seni gördüm akşamdı batan güneşlerin yaprağı kımıldıyordu çok uzaklarımda kale sırtlarında ezan sesleri tütsülüyordu sanki bütün dünyayı bütün akşamı ama sevmezdim Perşembe’leri. Sevmeyi bilmeyen kadınlardı Perşembe’ler “olmaz”lı güzel kadınların “olmaz”lı renkli aşklarındı Perşembe’ler. Üç harfli sunaklar yaptım, kimsesizdim şiirleri okumaya, kendime okurken sesim titriyordu gözlerini sakladım aklımın kovuğuna. Seni gördüm üç harfliydi sunaklarım eski, nemli, kıyıda köşede ölmüş zaman göletleri gözlerin bir kediydi sevilmeyi bekleyen gözlerin başka bir ülke gibi güzeldi yalan yere yeminliydi gözlerin birkaç dizenin diyetiydi. Gözlerin düş görüyordu Sen görmüyordun çağrılıydın gündüzlerime binlerce yıl gelmiyordun. O şehirdeydim, gelmeyecektin bir keder vardı üç harfli, toprak kokan ellerim çiçek ortağı kendim neresindeydim zamanın temiz bir asfalta dolu dökülüyordu fesleğen kokulu bir yağmur yağıyordu telaşım güllerin sancısıydı o hüzün vardı, o şehirde de vardı her şehirde olacaktı, Ihlamur ağaçlarına sarhoş serçeler üç kollu nehirler, kubbeler, kemerler Kim bilir kimin mehdi’sini bekleyen Selimiye’ler Edirne’ler… Gözlerin bir kediydi gözlerin en güzel ve en çıldırtıcı uğurdu kirpiklerime takılan. Yüzün vardı seni sevdiriyordu 15 yıllık bir hüzün vardı, yüzümü eskitiyordu bitmeyen Salı’lardı beyaz yapraklı bir menekşe düşlüyordu kendini öylece var oluyordu, iklimsiz, isimsiz ve bembeyaz. Kendimi buluyordum deniz kızlarıyla, en dipteki karanlık batıklarda. O kızların ve batıkların çığlığıydı aklımın sularını kirleten o şehirdeydim, unuttum, unutacaktım Şubat’larını inceden uzayan dudaklarını gözlerin, bir kediydi en çok sevilecek gözlerin aynalarda eskidikçe yüzüm inadına beklenecek. |