Şiirin Bel Kıvrımı / Kibarlık Budalasıİnadına soğuk bir sonbahar acımasızlığında fark ettim Artık ellerine sığınamayacağımı… Lanet olası bir cinnet geldi oturdu boğazıma, Anlatsam akacak kan, Anlatsam ruhun çıkıp gidecek bedeninden Anlatsam içimdeki cinayeti görmeyecek bir daha gözlerin. Biliyorum, Kırılmayacak karşı karşıya gelen suskunluklarımızın kilidi. Hep gardını almış sevişmeler yaşayacağız ki Birimiz diğerine git dediğinde fazla yanmasın canımız, Teslimiyetsiz, Amaçsız, Duygusuz Ruhsuz …………………… İlk yağmurlarla beraber, Yazı tura hesabına bırakılmış düşlerin anlık hevesi ve inceden kanayan bir yaranın önemsiz izi düştü gözlerime... Sustum; küstüm çiçekleri büyürken ellerimde Eprimiş bir ömrün kollarına tutundum.... Bilsen; Yıkılan bir şehrin, Hatıraları zapteden köhne kapısıydı suretin zihnimde... Gelişi gidişine denk günbatımları gibi. Kırsan buz tutan gözyaşı damlalarını __________________________Ya da Söküp atsan fikre ziyan ahımı _________________________İnadına Şafak kızıllığını paylaşabilir misin hükmünü yitirmiş bir yaz akşamı… ……………………… Şimdilerde ne mi yapıyorum? Kibarlık budalası bir hayatın Kısa gelen perdesini çekiştiriyorum. Külfeti ağır, Benzi soluk Lafı dolambaçlı bir hikaye anlatıyorum ki; Yüzü yüzüme bed bakanlar bir adım beri gelsin… Ekim’2010 Aydın... |
Tebrikler çokça USTA'ya....