Ey Benim Ferhat Gönlüm
Sukûti bir derviştim düşlerim şirpençeyken,
Bir bulut geçti gülüm üstümüzden bu akşam. Sonsuzluk kapısında ruhumuz elpençeyken, Dedim kendi kendime girdaptan nasıl çıksam. Yusuf’un sevdasıyla ağlayınca Züleyhâ, Ağaran şafak vakti yüzümde hüznün nemi. Kara sevdası ile çağlayınca Züleyhâ, Düş kırığı gülüşün artık var mı önemi? Vuslatın kazanına aşkı sevgiyle katsak, Huzurun toprağına uzanıp sessiz yatsak, Kafese kapatılmış ağlayan kuş misali, Ey benim Ferhat gönlüm bakışın neden tutsak? Sevdanın gülşeninde bülbül gülüne küstü, Bana sakın sormayın bu nasıl bilmecedir? Şehlâ bakışlı cellât yağlı urganı kesti, Sevdanın sahnesinde yazılan gülmecedir. Bölüşemedin benle aşk denilen lavaşı, İblislerin elinde çalarken darbukalar. İhanet meydanında kaybettim son savaşı, Gönlümüzü kaplarken daraldı ablukalar. Hicranı kalbimizden çok uzaklara atsak, Savrulan hayalleri uzanıp bir bir tutsak, Güneşi yasaklanmış ihtiyar kış misali, Ey benim Ferhat gönlüm bakışın neden tutsak? Puslanmış kirpiğinden hüzünlerim yağarken, Hatıralar terk eder birer birer kovanı. Aşkın mağduru ruhlar gökten elem sağarken, Veremli düşlerimin kırılır yelkovanı. Ruhumun göklerinden yıldızlar kaydığında, Kırılgan gözlerimde gülüşüm donuklaşır. Yüreği âmâ kâhin gözyaşı saydığında, Kurduğumuz hayaller bir bir sona yaklaşır. Sevdanın zehirini kan ter içinde yutsak, Ayrılığın lahdini bedestende mi satsak? Karanlık gece yerden kalkmayan taş misali, Ey benim Ferhat gönlüm bakışın neden tutsak? Cam kırığı kalbinde gizli kalmış ihanet, Aslı uğruna neden yandın be dostum Kerem? Bir gün gelip çıkacak söylediğim kehanet, Bir vefasız sözüne kandın be dostum Kerem? Aşkın elbisesinden söktüler ipimi bak, Parça parça ederek dört yana savurdular. Mutluluk arazimden çaldılar tapumu bak, Yaralı benliğimi alevle kavurdular. Kayaya çarpan gemi gibi beraber batsak, Sevda denen kadehten bir yudum da biz tatsak, Yanağından süzülen bir damla yaş misali, Ey benim Ferhat gönlüm bakışın neden tutsak? Coşkun Mutlu |
hak ettiği takdiri almış
tebrikler selamlar