Dudağıma sür morfinli düşleriniŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Her insan kendi içinde taşıdığı bir gönlün hamalıdır. Bizler erincin ve gönencin ırmağına her sabah ellerimizi uzatıp aşkın ve yaşamın sularını yüzümüze çarptıkça büyür gözbebeklerimizde sevda. Dudağımızdaki yaşam ıslıklarıyla, göğsümüzdeki sevda dövmeleriyle ve ömrümüzdeki aşk desenleriyle sonsuza dek hayatın içinde bir yağmur damlası olup toprağa karışmak, sonra da yine bulutlara yükselip içimizdeki o hazin yaşamak aşkını sözcük olup yeryüzüne dökerek var olmayı dileriz.
Bir öykünün içine akarak içimizdeki hüzzam günlüklerden satır başları olabilmek. Sevgili Deniz hanım olağanüstü yorumuyla hem tarzımı, hem şiir yolculuğumun rotasını değiştirdi bir anlamda. Bu birliktelikle umarım daha içten ve daha kalıcı eserlere imza atacağız birlikte. Huzurlarınızda teşekkür etmek benim için büyük mutluluk. Sağolsun, var olsun.
Her düş/ünüş kendini yiyip bitiren, gövdemizin asi coğrafyasını kemiren doyumsuz bir kurttur,
Her bahar yorgun gövdemizden aşkın kuşları havalandığında da, saatler kendini tüketen yokluktur. Yüreğine tutunarak uzandım sesinin dallarına İsyankâr gülüşlerimizle büyüdükçe tohumlar Güller çürüyor yaşamın sarı denizlerinde Yorgun gölgeler çekiliyor derinliklerine Acılarla kilitli bir ceviz kabuğu içinde Çırılçıplak yolculuk ediyoruz aynı denizlerde. Bizi bize anlatan bir menzilde Bizi bize öğreten acılarlayız Mirasyedi bir ömrün içinden gelip geçerken Kanamalı türkülerin ülkesi çok uzaktır Gövdemizde yankılanan aldanış yankılarıyla Bu kocaman ömür hapishanesinde gülüm İçten içe çürür gideriz. Aşkın ilmeklerinden onlarca gecedir geçirdiğimiz Anlar biriktirip gönül defterlerimizin sayfalarında Hüznün ayraçlarıyla biz seyyah gezeriz Ölümsüz yakarılarla bakma gözlerime Sensizlik nedir çok iyi bilirim Haylaz vakitler topla bana avuçlarında Gün gelir sensizliği de öğrenirim. Bırakmayacak yakamı biliyorum sevda Mahşerin atlıları gibi peşimden gelecek hüzün Aşkın duraklarında mevsim yine güz olacak Zamansız içlenişlerin yer yataklarında bükülüp Kanamalı geceler geçireceğim. Yok artık eyvallahım bilesin Kırdım esaretin paslı kelepçelerini Bir omuz arıyorum ağlayabileceğim Bir yürek arıyorum aşkın denizlerinde Yorulmadan kulaç atabileceğim Bitti yüzyıllık incinmelerim, Bir yılkının sırtında düz ettim dağları İpe dizdim en doyumsuz anıları Heybemde kuru ekmek Dörtnal koşulardayım Nerede akşam, orada sabah Sevginin güneşli bahçelerinde Özlemine sarılarak uyumaktayım. Eski bir türkünün eşkıya kokulu dağlarında İçimdeki yaralı kaçakları sakla benim için Dudağıma sür morfinli düşlerini Korkma aşk bakışlım okşarken nasırlı tenimi Gövdemdeki jilet yaraları eski bir miadın izi Dizginleme boşuna faili meçhul şiirlerimi Korkunun zembereğiyle kilitle ellerimi. Hangi yana dönsem günlüğüm kanamalı yar Bir sevdanın sarnıcında üşüyor kuşlar Yaşamın seherinde çığlığa durdu dilim Aşka yürümekten topuklarım kanıyor Aştım acının onulmaz surlarını sabırla Sesine sevdalı bir aşık gibi Geleceğim bir gün yurduna. Selahattin Yetgin |
Bir sevdanın sarnıcında üşüyor kuşlar
Yaşamın seherinde çığlığa durdu dilim
Aşka yürümekten topuklarım kanıyor
Aştım acının onulmaz surlarını sabırla
Sesine sevdalı bir aşık gibi
Geleceğim bir gün yurduna.
merhaba ustam yürek dolusu tebrikler
Deniz hanımın da sesine uzun ömürler
gündüz okudum dinledim ama işten başımı kaldıramamıştım
her iki aşk dolu yüreğe saygılar
umutla kalın