TAHTA MASA
Geride kaldı
Sana adanmış gençliğim, Hayatı toz pembe gördüğüm yıllar. Dilimde iki hece, İçimde çözümsüz bilmece… Horoz sesleri ile uykuya daldığım, Düşlemek için yakardığım sınırsız kara gece… Oysa; Dereleri gezerek geçmek, Enginleri bir yudumda içmek, Dağlarla güreşmek isterdim, Seni sevdiğim zamanlar… Çocukluktan bir şey anlamamıştım, Tatmadım gençliği senin yüzünden. Dönmek istesem geri, Nafile! Koyduysan bul o günleri… Hayat doluydu içimde; Saçardım bitmezdi… Sevgi yüreğimde ummandı sınırsız, Sığdıramazdım kabına, Hayaline aktarırdım tıka basa… Katlanırdı kahrıma, Artin’ in meyhanesinde, Adını işlediğim bir kırık tahta masa… Bu güne dek bitmeyen sevgimi, Bu masada Boşalttığım şişelere doldurdum. Bilirim... Gün gelir, Bu sevgi de biter. Şişeler boşalmaz Sevgimle dolmak için. Kader kör çıkmazlara iter. Felek; tükenmiş yüreğimden kalanı ister.,. Varsa alan. İşte kalan! Al, bul, ver, bu sevgi şişeleri onun olsun… Varsın, bu da benim sonum olsun… Dokunma sakın ha! Bana kalsın. Masam, Kadehim, Nakışımda bakışım Yaşanamamış ilk aşkım ... Ve Sarı belam, Kara sevdam ... |