Peronnerden bilebilirdim elâ bir pürmüzün alevinde yanacaktı içimin mavileri ezanlar şahit dedi kubbe dudakları ‘kara böceğin’ öyle bir ruhiyyede teslimiyetim vardı ki zamansız o zelzelenin fay kırıklarında yollara kıvılcım düştü sesim soluğum gurbet sıla arasında med cezirin esaretindeydim sanki hayatı tek darbede aşk kesti şiddeti tarifsiz tuhaf bir deprem sonrasında göçük altı kalmış bir kayıp kaldım yürek taşrasında başka diyarların tatlı korkusunda heyecan dilimde o begonvil pembesi yanağın tadında varlığım göğe yükseliyordu açık seçik böyle bir hengâmenin altında başımda kırılan sabah güneşi sırnaşırken kirpiğimde bağlanmış ağır değirmen taşı billahi görmedim böyle bişey hayatımda tüm siyahları başka bir şehbal yıkadı peronda arkamda geçmişim önümde geleceğim varlığım kaçınılmaz kıskaçta minyon bir mum’un ışığında eridim seyir defterimin daha ilk sayfasında Faruk Civelek |