ÖTELERDEN BİR DÜŞ ESTİÇocukluktan bir düş esti bu yana Şehir yaralarını sardı ondurdu Evlerin altı anason kokardı, damları salça Odalarda sarhoş gezerdik gün boyu Damda beyaz uykulara dalardık sonra Sırtımız yeryüzüne dayalı Fezaya düşecek gibi olurduk bir an Yıldızlar bir avuç sönmüş efsane Başımız dönerdi göğün süsünden İhtişamından gecenin Dua ederdik yağmura, berekete Ve ekinlerin mahzun haline Mevsimlerin muştulu inayetini beklerdik Hangi ilimle yerleşip bir su damlasına Düştü mü lütufla toprağa rahmet Gayrı bayram ederdik çoluk çocuk Ve tokaçla döverdi kadınlarımız Kirli çamaşırlarını çayda Eteklerini toplayıp dizlerinde Beyaz baldırları meydanda gülüşe oynaşa Düğünleri keşkekle donatırdık Sofraları şükürle Helvayla uğurlardık ölmüşlerimizi Bizim orda kabirleri derin kazardı mezarcılar Sapıtmalar kıbleye dönük olurdu Merhumu hep iyi bilirdik zahir Suyu tulumbadan çekerdik Yeraltı kuyularından medet Aşkı, kederi ocak başından Özlemeyi kandillerin gölgesinde severdik Sevdayı ağaçlara kazırdı delişmen gençler Küçücük kır köyü işte ne olacak Muhtarı, demencisi, delisi vardı Ezanlar iliklere işlerdi sabahları Beş vakit olmasa da icabet ederdik Çobanıl ümitler içinde Allah’ın evine |