AKLINLA BAŞ BAŞASIN
Aklınla baş başasın
İhanetinle bugün Benden ıraksın fersah fersah Nasıl da belli Koca bir asır var aramızda Nasıl da belli hiç anlamadığın beni Aklınla baş başasın İhanetinle bugün Öğretilmedi, anlatılmadı Nasıl var olacağımız Ait değilken henüz kendimize Neye yakınız bir taş atımı Hangi karara derdest Yine olur muyduk dönseydik başa Duvara çarpan taş gibi bir anda Düne hatta daha da geriye Anamızın karanlık kesesine Aklınla baş başasın İhanetinle bugün Yok kurtuluşun ezelden Çekeceksin aynı ağrıları Ebede sürüklenerek aynı işkenceyle Mecbur olduk bir şeyi severken bir şeye ihanete Aynı acıyı taşıyanlar anlarmış ama Teselli edemezmiş birbirini hakkınca Daha mı çok seveceğiz vazgeçtiklerimizi Elin arayacak mı başka elleri masum Islanmamış çocuk gözyaşıyla Gözün gözünü özlemiş Yüzün yüzümü Yazdıklarımı unut Terk et ahir zamanı, vaz geç Vuslat tekrar ediyor kendini Bir boşlukta yüzüyor, mağlup Uyanmak, yeniden uyumak Sönmek yeniden yanmak için Ne “var”sız bir yok aramak Ne de “hiç”siz bir “var” yaratmak Olaylar olgular arasında şaşkın Dinleyip anlayacak bir şeyler arıyoruz Kör yordamıyla Gözüm gözünü özlemiş Özüm özünü İşte bil senden başka Silen olmayacak Göz yaşlarım Yüzümde kuruyacak… |
Vuslat tekrar ediyor kendini" Bu gün yaşadığım bir "karşılaşmşa" belki çok özel kılıyor bu dizeleri...Eskiler tevafuk diyor...Bu kadar üst üste gelir...Zihnim bu dizeleri ararken okudum şiirinizi ve çarpıldım...KUTLUYORUM...