AKLIMIN UCUBELERİ...
Gerçekten özledim seni...
Doğum yapan saatlerin Su keselerini yırtan dakikaların İp üzerine serilmiş seslerin çıkarttığı çığlık Güneş altında, toprak içinde dinlenen fikirler Işıkta dağlanmış bakışlarla dolaşanlar... Nimet kırıntılarında bile yoluna düşenleri buluyorum, Topladıklarım avucumdaki çukura mahkûm... Kireç tutmuş parmaklıklarım İlerleyişe fesatlık bağlayan mahlûkat Kendi kendimi zehirliyorum, Akrep kuyruğundan boyunduruklar Muşamba üstünde ter döken deri artıklarım Öyle değersiz ki parçalarım kolayca savuruyorum ortalığa Dile düşen tenim çaresiz, Tuzu suyu çekilmiş kuraklığa yenilmiş gibi çabasız Hangi tarafıma dokunsan o tarafım ölü sakinliği Şişe dibinde bulduklarım baki söyleyemediklerim gibi... Cesaret samanlıkta iğne misali bulamadıklarımdan... Yarım yamalak kişiliğim deri değiştiriyor Tüm adamlar sana benziyor ama sen gibi değil... Yüzünün çukurları, Sakalının bitiş çizgisi, Saçlarının renk dönüşümleri, Kötülüğün... Bir yerde kopan bir parça sana yakın ama sen gibi değil... Kimseye yazmıyorum kimin ne önemi var ki Kimseye değil, Ya da yine sana damlıyor sana birikiyorum... Seni gerçekten özledim tüm özünle... Yine sana kapılıyorum fırtınada Güçsüzüm... Sen gibi değil ben gibi yarım... Berekete dikilen korkuluk gibi ziyaretçilerim ucubelerden bozma kargalar Yağmala hadi sana birikimlerimi İçimde yeni yarattığım adam çivi çiviye eşit Yüzü sen içi ben... İlk insan gibi yeni soy yeni kan Siyahtan beyaza kül rengi kısrak üzerinde bana koşan sana uyumsuz... Çarmıha gerilmekten farksız Yamalı giysiler içinde yüzüm yere eğik Güneş altında ay ışığı seranatı Geldiğim gibi toprağa dönük cansız sessiz... Ciğerlerimdeki hava boşluğu adına adak, bu yüzden tanrının unutmak istediği bir ben... İhtimaller yok ya var ya da yok İçi boş yüzü sen... Noktasız ruh teslimleri Yıllar önce hafızama eziyet... Anlayamadıklarına yağıyorum hep aynı mısra İçime bırakılmayan çocuklar gibi kısır döngü Olanla ölene çaresizce boyun eğmek Denize düşüp sarıldığım soğuk kan Cahil aklıma bulanıp uyduğum koca karı ilaçları Bir parça kurbağa bacağı; Engelleri aşmak için engel oluşturma adına Bir parça serçe gözü; Kuş misali uçup ihanetinle çırpınmak için Ardından son parça; Kalp ağrısı koyup kırık testiye dağıttım dört köşeye Tutmadı döküldü tüm taşlarım eteğimden aşağı Toz duman ortalık koruyamadım bereketi Samandan bozma uzuvlarım kör topal yaratıklara yuva Saçıldım gökyüzüne sonra iki yüzüne Darmadağın bıraktım, Sen gibi ama ben de değil ... Her yer ah bulutu Çok değil herhangi bir zaman diliminde, son parçan da düşer yalandan kurumuş diline Ben gibi değil sen gibi merhametsiz... Hadi uyan gaflet uykundan Bir çırpıda süpür artıklarını Yine bana koş... Halsiz her halimle, Gurursuz birikimlerimle Ve kapı üstünde kurumuş çiçeklerimle Ben gibi bana koş... Gün doğumuna yetiş ki dakikaların merhabasını beraber karşılayalım İçimde yarattığım adama isimler takalım Bu son gelişin olsun ben gibi Gidişin nasılsa yine sen gibi... |
HAKİKATEN GIPTA ETTİM.
ALLAH ŞİİRİ YÜREĞİNDEN, YÜREĞİNİ ŞİİRDEN IRAK EYLEMESİN.
SELAMLAR.