TOMURCUK GÜL MİSALİSen, gözbebeklerine ninniler söylerken, Zamanlı zamansız gecenin hüznü çökmüş yalnızlığımın pususuna Öğle ağır, ağır ki bakışlarındaki sancı yürek devriyesi seyr-ü seferinde sokak, sokak kendini arıyor bende karanlığın yıldızlarla oynaşan, ay işlenmemiş gergefinde bazen çoksun,bazen yok ve tek başınayım ,bu yüzden masamda rüzgardan titreyen mum ışığı kalem, kağıtla sevişir ellerimin dokunuşunda düşer gölgelerime,apansız an be an imgeler doğurur şiirlerime cesurca asılıp sözcüklerinin ipine çıkasım gelir,vuslatın kerevetine Ferhat’ın deldiği dağlara,imrenir deli yüreğim bir eşkıya narasında un ufak etmekten yanadır gönlüm adını haykırdığım gönül dağlarını Sen varsan aşkta ,sonbahar da ne ki? bakışların ruhumda bahar dalı gibi yeşil dururken gül tomurcuk kokan yar ben geldim de iklimi şaşkın yaylalara yüreğin ve gücün yetiyorsa ve de sırılsıklam yağmur dokunuşunda ıslak gönül toprağıma ekil gönlünce gonca gül ol, aç sevgime aşk kokunda , cenneti bulayım bu gece sakın ha! düş yastığında yattığımı sanma uykunun telaşe zerresindeyim yalnızca sensizliğin sancısıdır ,sol yanımdaki acı uykusuzluk iğne gibi deliyor gözlerimi düş hamağın da sallanıyor hayalin bir kere gözlerimi kırpsam bir çok düş rehinesi bırakır sabaha hasretim seni de kendimle sabahlatırım oh canıma değsin ! anla artık! bir gülüşünle mayına dokundu yüreğim ölümse, bu ayrılık ruh barutun da bin defa,milyon defa infilak ederim senin uğrunda, senin sevdanda, caaaaaaaaaan, canım Gecemi noktalayana şafak yanım Bilesin ki her gece Sevdandan düşsel saraylar kuracağım , ZARALICAN İST. 2010 |